Wagner’in mecburen kuruluşu
1,5 yıldır Ukrayna’da batağa saplanan Kremlin’in en son ihtiyaç duyduğu şey, cephede Rusya adına anlamlı bir askeri varlık gösterebilen tek gerçek gücün, yani Wagner’in darbe yapmaya kalkışmasıydı. 23-24 Haziran arasında kabaca 24 saat süren Wagner İsyanı, dünya tarihinin en kısa darbe girişimlerinden biri olarak olarak kayıtlara geçti. Bu arada ezber bozucu, muazzam sonuçları da beraberinde ortaya serdi.
Putin’in bir zamanlar çeşnicibaşısı olacak kadar yakınında tuttuğu oligark Yevgeni Prigojin, Wagner’i 2014’te eski bir özel kuvvetler subayı Dimitri Utkin ile birlikte kurmuştu. Amaç, Donbas’taki ayrılıkçı çatışmaları sürdürülebilir hale getirerek bölgeyi Ukrayna’dan koparmaktı.
Bunun bir sebebi, 2014 gibi bir tarihte Kremlin’nin bal gibi de haksız hukuksuz işgalci olduğu Ukrayna toprağına uluslararası topluma göstere göstere ordu birlikleri sokmaya cesaret edememiş olmasıdır.
Fakat daha önemli ama pek sözü edilmeyen sebep, Rus ordusunun Çeçenistan, Osetya, Abhazya gibi ufak çaplı operasyon alanları dışında sınanmamış olmasıydı.
Bunların en büyüğü olan 17 bin kilometrekarelik Çeçenistan arazisi, 90’lar boyunca ve 2000’lerin başında Rus ordusunun kâbusuydu. Donbas ise tek başına bunun üç katı.
Ayrıca Çeçenistan’dan daha gelişmiş, daha fazla şehirleşmiş ve daha fazla sanayileşmiş olarak basit kırsal muharebeden fazlasını gerektirecekti.
Üstelik Kremlin, bir yandan da Kırım’ı ayan beyan işgal ve ilhak etmeye koyulmuştu. Ordu hem Donbas’a, hem Kırım’a yetişemezdi.
Çeşnicibaşı Prigojin’in Putin’e önerdiği çözüm basitti. Özel askerî şirket kurmak. Yani ABD’nin Irak’ta orduyu bulaştırmak istemediği bazı pis işlerde kullandığı Blackwater gibi, Rusya da Wagner’i sahaya sürecekti.
Ancak Wagner’in rolü, bundan çok daha fazlasıydı. Donbas’taki Rus PKK’sını yönetip işgali kalıcı hale getirmekle de kalmadı. Wagner, o gün bugündür çeşitli iç savaşlarda Putin’in terör ihracı olarak yer aldı. Suriye’de Haşd-i Şabi ve İran Devrim Muhafızları’nın, Libya’da Hafter’in yönettiği Libya Ulusal Ordusu’nun, Sudan’da Darfur kasabı Hamdan Dagalo ve hızlı Destek Güçleri’nin yanındaydı.
Wagner, yer aldığı tüm sahnelerde sivil kanı akıtmaktan ve işkencelere imza atmaktan da geri durmadı. Ne de olsa bu şirket, Rus tipi semirmenin örneği Prigojin’in ve Birinci ve İkinci Çeçen Savaşları’nın örnek psikopat katliamcısı Yarbay Utkin’in ortak eseriydi.
Utkin’in, tüm vücudu Nazi sembolleriyle kaplı bir psikopat olduğu gerçeğini de göz ardı edemeyiz. Yahudi düşmanlığıyla Nazilere ilham olan ünlü Alman besteci Richard Wagner’in adının şirkete verilmesi, bu noktada tesadüf olmaktan çıkıyor.
Bu arada Amerikan Blackwater, gazeteci ifşaları, itirafçılar, kamuoyu baskısı ve adlî süreçler sonucu önce isim değiştirmek zorunda kalmış, ardından tamamen kapanmıştı.
Wagner ise soruşturulmak şöyle dursun, günden güne büyüdü. 2014’te kurulduğunda çoğunluğu ordudan çıkma 250 kişilik küçük bir güvenlik şirketi görünümündeki Wagner’in tahmini büyüklüğü, 2023 başı itibarıyla 50 bini geçmişti.
Ordu yok, Wagner var…
4 Şubat 2022’de doğru dürüst çatışması bile beklenmeyen ilk işgalci birliklerin asker tayını 3 günlüktü ve askerlerin çantasında tören üniformaları vardı. Üç, bilemediniz beş günlük tantana sonrası bir oldubittiyle Kiev’de bir zombi hükümet kurmak, Kremlin’in A planıydı.
B planı, Kiev yönündeki bir aylık satürasyon denemesiydi ve İstanbul’daki görüşmelere kadar bu da binlerce kayıpla sonuçlanınca Rusya artık çıkışı olmayan bir savaş ve sıkıyönetim girdabına mahkûm olmuştu.
Medyadaki Rusçu şebekenin papağanlarına göre savaşın uzaması Ukrayna ve arkasındaki Batı’nın aleyhineydi. Bundan sonrasını Batı düşünsündü. II. Dünya Savaşı’ndan sonra refaha ve huzura fazlasıyla alışkın Avrupalılar, yıpranmaya ve kışın donmaya tahammül edemeyecek ve sonunda titreye titreye dizlerinin üstüne çöküp Ukrayna’ya olan desteği geri çekeceklerdi. Batı, yaptırımlarla kendi ayağına sıkmıştı.
Tam tersi oldu. Ukrayna savaştı, Batı desteğini çekmedi (kışın da donmadı) ve Rusya’nın bugün itibarıyla Ukrayna’da tespit edilen –yaralı hariç– net kaybı 250 bin seviyesinde.
Fakat bu 250 binin demografik dökümüne bakıldığında Rusya’da Prigojin’i isyana götüren sürecin ilk ipucu görünüyordu. İşgalin ilk günlerinden itibaren ortaya çıkan çıplak gerçek şuydu. Rus ordusu denen organizasyon, Rus bile değil.
Yaşı gelen Udmurt, Dağıstanlı, Çeçen, Mordvin, Tatar, Tuvalı, Buryat, Hakas vs. cephede nüfus eritmeye kurban gidiyor, avantajlı ve eğitimli Ruslar ise yurt dışına çıkarak veya eğitim durumunu belgeleyerek askerliği etkin biçimde atlatıyor.
Aslında Rus ordusunda mesele bununla da bitmiyor. Daha doğrusu, Rus ordusu diye bir şey yok. Prigojin’in isyandan kısa süre önce Telegram kanallarından Savunma Bakanı Şoygu’ya ve Genelkurmay Başkanı Gerasimov’a yönelik hakaret dolu bir konuşma yayınlamasının ardındaki gerçek bu.
Dünyanın hiçbir ordusunda Rus ordusunda yaşanan tarzda bir devrecilik geleneği yoktur. Dedovşına’ya devrecilik demek bile imkânsız.
Kışlaya yeni gelen askerin kaderi, öldüresiye dövülerek aşağılanmaktır. Ara sıra kışla yatakhanelerinden toplu ölüler çıkartılır, adı da eğitim zayiatı olur. Ama görev süresini bununla atlatan asker, son derece şanslıdır.
Asker eğer cephedeyse, izin kullanmanın tek bir yolu vardır. Komutanına rütbe maaşı kadar rüşvet verirse cepheye uğramasına bile gerek kalmaz. Ama parası yoksa izninin bir gününü bile kullanamaz. Ortası yok.
Ama barış hali, Rus ordusunun askerleri için daha kötü. Geçtiğimiz 30 yılı aşkın süre boyunca kışlada duran askerler, komutanlarına gelir sağlamak için her işe koşuldu. Öyle ayak işlerinden, postacılıktan, bahsetmiyorum.
Kışlalar, Rus mafya liderlerinin sapkın arzularını tatmin ettikleri birer batakhanedir aynı zamanda. Zırhlı Mercedes’ler sorgusuz sualsiz nizamiyeden girer, komutanın (satıcının) sunduğu fotoğraf listesinden beğenilen bir eri birkaç saatliğine alır ve sonra birliğine geri bırakır. Rus ordusunda izin kullanmanın tipik örneği aslında budur.
Dünyanın hiçbir ordusunda görülmeyen kepazelikler Rus ordusunda olağandır ve sonu da yoktur. Sovyetler yıkıldığında tüm dünyada suç örgütlerinin nasıl silahlandığını hatırlatalım mı? Subaylar ordunun envanterini satışa çıkardı. Garnizonları showrooma çevirmişler, utanmasalar uluslararası basına ilan vereceklerdi.
AK-74, Bixi ve RPG’den ibaret sanmayın. Uçaksavarlar, ZPT’ler, ZMA’lar, hatta taarruz helikopterleri ve ana muharebe tankları, tüm dünyaya sorgusuz sualsiz yola çıktı. Bazı komutanlar, bütün olarak mühimmat depolarını “kayıp” diye kayda geçirip elden çıkardı.
80’lerin sonundan 90’ların sonuna kadar devam eden milyarlarca dolar değerindeki devasa silah satışları, Afganistan’dan Kolombiya’ya, Petersburg çetelerinden Orta Doğu cihatçılarına dünyayı cehenneme çeviren kim varsa hepsini ihya etti!
Tabi bu noktada Türk ordusundan emekli olup sabahtan akşama Rus çığırtkanlığına soyunan bir takım general için paranteze ihtiyaç var. Türk ordusunda da kayıp adı altında el altından silah dağıtma geleneği vardır. Nerede biliyor musunuz? İşgale direnişte! Mondros’un hemen ardından düşmana tek bir mermi dahi teslim etmemek için Mustafa Kemal Paşa’nın halka dağıttığı silahlar vardır. Namusunu satarak zengin olmak için değil vatanı ve milleti kurtarmak için.
Kaldı ki subay yolsuzluğu her yerde olabilir. Ama bunlar genellikle hem münferit hem de tek tük yaşanan hadiselerdir. Mesela Amerikalı subaylar da Irak’ı terk etme sürecinde yolsuzluk yaptı. Ama sonuçta orada buna göz yuman bir politik akıl var. Rus ordusunda ise, subay olmanın amacı ve anlamı orduyu satmaktan ibaret. Silahından mühimmatına, erine kadar adamın satamayacağı hiçbir şey yok!
İşte böyle subayların yönettiği ordu, öğütme makinesi gibi asker harcıyorken tek kayda değer ilerlemeyi Wagner’in dolgun maaşlı psikopatlarının sağlaması bu yüzden normal.
Fakat Prigojin’in damarına fena basıldı. Rus ordusunda subay, subay olmadığı gibi karargâh da karargah değil. Aldığı mevzilerden hemen sonra Prigojin’den mevziyi orduya terk etmesi isteniyordu. Bu arada Wagner, hava ve topçu desteğinden de mahrum bırakılıyor, hatta yer yer ordu birlikleriyle cephe gerisinde çatışmalar yaşanır olmuştu.
Devlet yok, mafya var
Aslında Prigojin’in kendi kaşındığı da söylenebilir. Ordu Bahmut’u alamayınca ihaleye Wagner talip oldu. Wagner, büyük kayıplar pahasına geçtiğimiz Mayıs ayında Bahmut merkezinde kontrolü sağlayınca bu sefer her birinin başında birer oligark bulunan güvenlik kurumları alarma geçti.
Bu andan itibaren Genelkurmay ve FSB başta olmak üzere Kremlin bürokrasisinin tüm gayreti Prigojin’in yıldızını söndürmek üzerineydi. Ama Prigojin’in isyana kalkışacağını öngörebildiler mi bilinmez.
İsyan girişiminin akşamı iç güvenlik servisi FSB, alelacele Prigojin hakkında silahlı isyan soruşturması açtı. Bu arada Prigojin, tüm ordusuyla Donbas’tan çıkıp gece ilk olarak Azak Denizi’nin ucundaki Rostov’a vardı. Tüm dünya gibi Ruslar da şaşkındı.
Fakat işgalin ana sevk istasyonlarından 1 milyonluk Rostov şehrinde paralı Wagner askerlerine hiçbir şekilde direniş gösterilmedi. Paralı ordu, sabaha karşı kent merkezini zapt ederken çöpçüler sokakları temizliyor, insanlar Wagner zırhlıları önünde selfie çekiyordu.
Bu arada isyancı savaş ağası Prigojin de çekilen selfieler arasında yolunu bulmaya çalışıyordu. Güney Bölge Askeri Komutanlığı binasını… Bu komutanlık, sözde Hazar’dan Karadeniz’e, Gürcistan sınırından Volgograd’a Rusya’nın tüm kuzey Kafkasya bölgesinden sorumlu.
Prigojin, binaya elini kolunu sallayarak giriyor, burada bulunanlara nutuk çekiyor, Şoygu ile Gerasimov’u Kızıl Meydan’da nasıl ipe göndereceğini anlatıyordu. Vali başta olmak üzere kentteki mülkî idare amirleri ve askeri komuta heyeti Prigojin’in emrindeydi.
Wagner ordusu, vakit kaybetmeden M4 karayoluna revan oldu. 24 Haziran akşamı ilk Wagner birliği Moskova oblast (il) sınırına vardığında yol boyunca hiçbir şehirden direniş gömemişti. İsyan süresince ordudan yapılan cılız tacizlerse püskürtüldü.
Wagner, yol boyunca sadece Voronej’de direnişle karşılaştı ve ordunun 6 helikopteri ile bir komuta uçağını tereddütsüz düşürdü. Herhangi bir ciddi devletin böyle bir darbe girişimi karşısında tavizsiz topyekün savaşması beklenir. Osmanlı Devleti, tarihinin belki en âciz ânında, Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın ordusuyla Akka’dan Kütahya’ya her noktada vuruşmaktan çekinmemişti.
Oysa Rostov’dan Moskova’ya 950 kilometrelik güzergâh boyunca gün içinde Kremlin’in tek kayda değer savunma hazırlığı Moskova’da görüldü. Zira Kremlin’deki diktatörlük için savunmaya değer sadece Moskova var.
24 Haziran akşamı isyan girişimi bıçak gibi kesildi. Bunu, Prigojin ve Wagner hakkındaki tüm adli sürecin iptal edilmesi takip etti.
Birkaç gün içinde öğrenildi ki o gün Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko, Putin ve Prigojin arasında telefon trafiği gerçekleşmiş ve sonuç olarak uzlaşılşmış.
Nasıl ama? Cep telefonu yerine mektup ve ulakları koyun, tam bir Orta Çağ hikâyesi değil mi? Yargıyı, yasamayı falan sormayı zaten geçtim. Çarlar, knezler, lordlar var… Ama işte Orta Çağ’daki baronları 2023’e taşıyınca bunun adı mafya! 24 saat önceki darbeci ve vatan haini, 24 saat sonra sade vatandaş oluyor. Neden?
Çünkü oturup konuşuyorlar. Mecazen değil. Rezaletin büyüğü, daha sonra ortaya çıktı. 29 Haziran’da, yani isyandan 5 gün sonra Putin, Prigojin’i ve diğer Wagner komutanlarını Kremlin’de kabul etmiş. Saray sözcüsü Peskov’un açıklaması şöyle:
“Putin, kendilerine istihdam ve çatışmalarda kullanılmaları noktasında ilave seçenekler teklif etti. Komutanlar 24 Haziran’da yaşananlar konusunda kendi açılarından değerlendirme yaptılar, devlet başkanının ve başkomutanlığın sadık destekçisi ve askeri olduklarını vurgulayarak, vatan için mücadeleye devam etmeye hazır olduklarını söylediler.”
Kısa isyan girişiminde Wagner, sadece teçhizat yok etmedi. Ordunun en az 20 askerini de katlettiler. Ama onların sadakati Putin’e. Çünkü Rusya’da mafya lideri Putin’den başka hiçbir otorite yok. Rusya’da devlet, nükleer silahları olan bir mafyadan ibaret.
1,5 yıldır Zelenski’nin komedyenliğini dilden düşürmediler. Darbeci savaş lordu, isyanı takip eden günler boyunca halen özel uçağıyla Rostov-Moskova-Minsk arasında arı gibi mekik dokuyor. Komedi diye buna denir!
İllüzyon dağılıyor
İsyanın sonlanması, Putin’i bir anlığına rahatlatmıştır. Buna kuşku yok. Fakat Rusya’da cin şişeden çıktı. Putin yönetimi artık her an için herhangi bir askerî darbeye veya Saray darbesine açıktır.
Putin, yemeğini yediği Prigojin’in isyanından sonra, general rütbesi verip özel muhafız ordusu Rosgvardiya’ya komutan yaptığı eski arkadaşı Zolotov’a güvenebilir mi?
Rusya’da açığa çıkan devletsizlik, diplomaside öyle bir vakum yarattı ki Putin’in dostlarından oluşan Diktatörler Enternasyonali, ilk kaçağı verdi bile. Önce Zelenski, Ankara’ya gelip mutabakatla tutulan Azovstal komutanlarını alıp gitti.
Daha sonra gücün kokusunu almak üzere eğitilmiş Erdoğan, beklenmedik bir hızda Vilnius’ta İsveç’in NATO üyeliğine koyduğu vetoyu kaldırdı. Rusya’nın tepkileri ise sert bile değil. Tek kelimeyle zavallıca. Ukrayna işgali ile ordusu olmadığı, Wagner isyanı ile devlet bile olmadıkları ortaya çıktı. Bu gidişle nükleer başlıklarının bakımını yapmaktan aciz oldukları da ortaya çıkarsa hiç şaşırmayın.
Rusya, bir illüzyondan ibaret. Şimdi dünya yavaş yavaş bu illüzyondan kurtuluyor.