Türkiye Varlık Fonu, Türk Telekom’un %55’li hissesini satın almak için sözleşme imzaladı.
Yapılan sözleşmeye göre devlet, Türk Telekom hisseleri için 1,6 milyar dolar ödeyecek.
Devlet dediysem, aslında siz, ben ödeyeceğiz o parayı. AKP’nin özelleştirme adı altında dolandırılmasının faturası da bize çıkarılmış oluyor.
2005 yılında, zamanının en büyük özelleştirmesi olarak sunulan Türk Telekom, bütün eleştirilere rağmen Lübnanlı Hariri ailesinin kurduğu OGER isimli şirkete satılmıştı.
OGER ise satın alma bedelini Türk bankalarından (Akbank, Garanti ve İş Bankası) kredi çekerek ödeme yolunu seçmiş, ancak aldığı krediyi ödemeyince Türk Telekom’un %55’lik hissesi bu üç bankaya geçmişti.
Aslında OGER grubu ya da Hariri, Türk Telekom’u almak için elini cebine atmamış, beş kuruş para harcamamıştı. Bizim bankalardan kredi almış, ancak o krediyi de geri ödememişti. Hariri’ni bu işten en az aldığı kredi miktarı olan 4,75 milyar dolarlık bir kârı var.
Nasıl? Tam Sülün Osman’lık bir hikâye değil mi? Nitelikli dolandırıcılık diye buna da denmezse neye denir bilmem. Burada dolandıran belli de dolandırılan da aslında dolandırılan mı yoksa dolandıranın ortağı mı belli değil.
Şöyle ki, AKP burada dolandırılmış gibi duruyor, ancak bu dolandırılmanın bedelini de Türk milleti ödediği için aslında dolandırılmamış da oluyor.
AKP’nin en büyük özelleştirmeden bırakın çok büyük kârı zararı var. Kamuya zarar ettiriyor diye satılan Türk Telekom, döndü dolaştı, yine devletin cebinden çıkan parayla değerinin altında bir fiyatla satın alındı.
Hani ağa ile marabanın bir fıkrası var ya, “biz bu haltı niye yedik”, işte tam da o hesap. Türk Telekom döndü dolaştı yine devlete geçti. Türk Telekom zarar ettiği için kamunun sırtında yük diye satıldı, yine kamunun sırtına yük bindirilerek geri alındı. E biz bu işten ne anladık?
Bir de Türk Telekom hisseleri zaten 2026’da parasız hazineye devredilecekmiş, üç bankayı kurtarmak için devlet niye kredi kullanarak hisseleri satın aldı.
Türk Telekom meselesinin akçeli işler yanında bir diğer yönü de Türkiye’nin iletişim kanallarının önemli bir ölçüde AKP’nin eline geçmesidir.
Cep telefonu operatörü olan Turkcel’in de en büyük hissedarı Varlık Fonu. Türk Telekom’un da %55’ini almasıyla Varlık Fonu, yani başında Tayyip Erdoğan’ın oturduğu kurum, Türkiye’deki iletişimin önemli bir kısmını denetler hale geldi. Bu da önümüzdeki dönem iletişim özgürlüğünde büyük sıkıntılar yaşanabileceği anlamını taşıyor.