Linç kampanyası nedir, nasıl örgütlenir?
Halk TV’de İsmail Küçükkaya’nın, Gökçe Fırat’ın yazdığı “Kadınları Neden Öldürüyorlar?” kitabını tanıtmasının ardından, deyim yerindeyse kıyamet koptu. Yandaş basında ve Twitter’da onlarca site ve trol hesap, bir yerlerden talimat geldiği, düğmeye basıldığı açıkça belli olan bir linç kampanyasına başladılar.
Şimdi gelin, linç kampanyası nasıl örgütlenir hep beraber izleyelim.
İsmail Küçükkaya, 22 Eylül sabahı yayınlanan programda Gökçe Fırat’ın kitabını tanıttı.
Aynı gün, Aydınlıkçılar linç kampanyasını başlattı.
Ulusal Kanal, internet sitesinde saat 13:57’de “Halk TV’de İsmail Küçükkaya’danFETÖ’cü Gökçe Fırat tanıtımı” başlıklı yalan haberi yayınladı.
Aydınlık gazetesi, saat 14:17’de “Halk TV, FETÖ’den yargılanan Gökçe Fırat’ın reklamını yaptı” başlığıyla aynı yalan haberi yayınladı.
Burada Aydınlıkçıların bir uyanıklığını belirtmeden de geçmeyelim. Haberin başlığında Gökçe Fırat için “yargılanan” ifadesi kullanılırken, içerde “hüküm giydi” şeklinde yalan yazdılar ve iftira attılar.
Ertesi gün, yani 23 Eylül’de yandaş basın diye bilinen gazete ve televizyonlar, Aydınlıkçıların tetiklediği linç kampanyasını başlattılar.
Akşam gazetesi, sabah 08:15’te “FETÖ solcusuna Halk TV’de övgü! İsmail Küçükkaya, Gökçe Fırat’ın kitabını tanıttı” başlığıyla giriş yaptı. Akşam gazetesi ayrıca yalan haberi aynı gün basılı nüshasında da yaptı.
Yine 23 Eylül günü A Haber 09:56’da, YeniŞafak 10:02’de, Takvim 11:11’de, Haber7 11:28’de, Diriliş Postası 12:23’te, Yeni Akit 14:06’dafarklı başlıklarla ama aynı içerikle Gökçe Fırat, Halk TV ve İsmail Küçükkaya’yı linç etmeye yönelik yalan haberyaptılar. Diriliş Postası da 24 Eylül tarihinde yalan haberi basılı sayfalarına taşıyan gazetelerdendi.
Linç kampanyasının sosyal medya ayağını da Aydınlıkçılar başlattı. Ulusal Kanal’ın Twitter hesabı, 22 Eylül günü saat 13:57’de, yani yalan haberin Ulusal Kanal’da yayınlanmasıyla eş zamanlı,tweet atarak kampanyayı başlattı.
Yaygınlaşması ise haberler gibi ertesi gün Aktrol hesapların devreye girmesiyle başladı. “Debuffer” isimli kullanıcı 23 Eylül saat 10:10’da, “medya adamı” saat 10:15’te, “Serhafiye” kullanıcı adlı trol de 10:42’te tweet atarak linç kampanyasının işaret fişeğini ateşlediler. Sonrasında ise irili ufaklı troller linç kampanyasına katıldılar.
Aydınlıkçılar, Türkiye siyasetinde ihbarcılık ve hedef göstermeyle ün yapmışlardır. 80 öncesi solcuların evlerini krokilerine kadar yayınlamışlardı. Doğu Perinçek, 12 Mart’ta kendi örgütünü, hatta karısını ihbar etmiştir. Anlayacağınız Aydınlıkçılar, bugünkü yandaş basının yalan haber ve ihbarcılıkta atalarıdır.
Aydınlıkçıların bu kampanyada baş rolü üstlenmeleri, Gökçe Fırat’a karşı yürütülen operasyonun ne kadar büyük olduğunu gösteriyor.
Gökçe Fırat FETÖ hükümlüsü değil, mağdurudur
Aydınlık’ta yer alan haberde Gökçe Fırat’ın “FETÖ hükümlüsü” olduğu yazıyordu. Ancak bu, Aydınlıkçıların gerçeği bilmelerine rağmen aynı yalanı ısıtıp ısıtıp sunmalarından başka bir şey değil.
3 Eylül 2016 tarihinde, “silahlı örgüt hiyerarşisine dahil olmaksızın örgüte bilerek, isteyerek yardım etmek” iddiasıyla tutuklanan Gökçe Fırat, 31 Mart 2017 günü görülen ilk duruşmada beraat kararı aldı. Gökçe Fırat daha cezaevinden çıkmadan hakkında yeni bir soruşturma başlatıldı: “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek” ve “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek.” 14 Nisan 2017 tarihinde de başkanlığını Akın Gürlek’in yaptığı mahkemece tutuklandı. Gökçe Fırat, tahliye edildiği 15 Haziran 2020 tarihine kadar 4 yıl hukuksuz bir şekilde tutuklu kaldı.
O gece operasyonun başında Cem Küçük, Abdurrahman Uzun gibi trolbaşılar vardı. Cem Küçük televizyonlarda bağırıyordu, Abdurrahman Uzun da sosyal medyada: “Gökçe Fırat’ı nasıl serbest bırakırsınız!”
Mesaj gereken yere gitmişti ve Gökçe Fırat daha cezaevinden çıkamadan tekrar başka bir suç uydurulup tutuklandı. Bu bir ilkti ve AKP yargısı bu yöntemi sonradan pek çok isim için kullanacaktı.
En nihayetinde Yargıtay, Gökçe Fırat’ın üzerine atılı suçlarla bir ilgisinin olmadığına ve serbest bırakılmasına karar verdi. Elbette bu “gazete”lerin, “TV”lerin ve “gazeteci”lerin hiçbiri bunu yazmadı. Şimdi de hâlâ aynı yalanı ısıtıp ısıtıp sunuyorlar. Çünkü AKP kitlesinde içinde alıcısı var. O kadar ki, Gökçe Fırat’ın hâlâ hapiste olduğunu sanan, “hapiste kitap mı yazmış” diye hayret eden troller bile vardı.
Anlayacağınız Gökçe Fırat, FETÖ hükümlüsü değil, bu davanın mağdurudur. AKP ve yargısı Gökçe Fırat’ı 4 yıl hukuksuz bir şekilde özgürlüğünden mahrum bıraktı.
Mesele Gökçe Fırat’ın “Kadınları Neden Öldürüyorlar?” kitabı
İsmail Küçükkaya’nın kitabı tanıttığı gün, İran’da kadınlar molla rejimine karşı isyan bayrağını çekmişti. Türkiye’nin de son yıllarda en önemli gündem maddelerinden biri maalesef kadın cinayetleri. Hal böyle iken İsmail Küçükkaya’nın Gökçe Fırat’ın “Kadınları Neden Öldürüyorlar?” kitabını tanıtmasından daha doğal bir şey olamazdı.
Sözün burasında İsmail Küçükkaya’ya, Gökçe Fırat’ı sansürlemediği için kendi adıma teşekkür ederim.
Aydınlıkçıların ve AKP’lilerin özellikle bu kitap tanıtıldıktan sonra linç kampanyasını başlatmaları oldukça manidar. Çünkü hem AKP’lilerin hem de Aydınlıkçıların ortak noktası kadın düşmanlığıdır.
Türkiye’de Taliban rejimini savunan iki siyasi grup var, biri Siyasal İslamcılar (AKP diye okuyabilirsiniz), diğeri ise Aydınlıkçılardır. Aynı şekilde bugün İran’da kadınlar özgürlükleri için ayaklanırken, İran rejimini savunan iki kesim var: Bildiniz, Siyasal İslamcılar ve Aydınlıkçılar!
Kitabın önsözünde Gökçe Fırat şöyle yazıyor: “Kadına yönelik erkek şiddetinin ve cinayetlerin ardında, kapitalizmin yarattığı işsizlik ve ekonomik sistem, bu ekonomik sistem içinde şekillenen lümpenlik, bu lümpenlikten türeyen arabesk kültür ve hepsinin üzerine oturan Siyasal İslam var.”
Gökçe Fırat kitabında “Proudhon’dan Nazilere, oradan İran’ın mevcut Molla rejimine uzanan çerçevede, ister sosyalist maskeli olsun, ister İslamcılılıkla örtülmeye çalışılsın, kadın düşmanı rejimlerin ortak totaliter-sevgi karşıtı karakterine odaklanıyor”du.
Aydınlıkçıların ve AKP’lilerin asıl çıldırdıkları budur.
Gökçe Fırat’ı hedef gösterenler mahkum olacak!
Bu linç kampanyası vesilesiyle Aydınlıkçıların Türk Solu’nu ne kadar iyi takip ettiklerini de görmüş olduk. Türk Solu’nun İsmail Küçükkaya’ya kitap tanıtımı için teşekkür ettiği haberini yayınladıktan iki saat sonra linç kampanyasına başlamışlar.
Hem Aydınlıkçılara, hem yandaş basına, hem de aktrollere bir hatırlatmamız olacak.
Madem Türk Solu’nu bu kadar iyi takip ediyorsunuz, görmüşsünüzdür. 20 Eylül tarihinde yayınladığımız bir haber var; “Gökçe Fırat’ı ölümle tehdide 2 yıl hapis cezası”. Hatırlatmakta yarar var:
“Türk Solu Başyazarı Gökçe Fırat’ı 2015 yılında sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımla ölümle tehdit eden şahıs 2 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Bugün yapılan karar duruşmasına Gökçe Fırat da katıldı.
PKK terör örgütü adına bir gazetecinin kafasına kurşun sıkmakla tehdidin cezalandırılması gerektiğini ifade eden Gökçe Fırat, sanığı tanımadığını, sanığın tehdit eden kişi olup olmadığı hakkında hükümde bulunamayacağını, masum veya suçlu olduğu hususunda mahkemenin takdir yetkisini kullanmasını istedi.
Mahkeme sanığa 2 yıl hapis cezası verirken hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi.”
Normalde bir gazetenin internet sitesinde böyle bir haber görüldüğünde, diğer basın kuruluşları da bunun haberini yapar. Bizde yandaşı da muhalifi de tehdit edilen Gökçe Fırat olduğu için görmezden geldiği gibi, yandaşlar bir de üstüne Gökçe Fırat’ı hedef gösteriyorlar.
Özellikle yandaşlara buradan bir hatırlatmada bulunmam gerek. Mahkemeler geç de olsa Gökçe Fırat’ın lehine bile kararlar verebiliyor. Elbet sizin yaptığınız yalan haberlerin, attığınız iftiraların ve hedef göstermelerinde hesabı mahkemelerde sorulacak. Çok uzak olmayan günlerde bu ülkede bir yandaş medya davası da açılacak ve Aydınlıkçısından yandaşına, trolüne kadar herkes yargılanacak.
Son olarak okurlarımızı ve bu ülkenin vicdanını kaybetmemiş insanlarını yandaş basının bu linç kampanyasına karşı tepki göstermeye; Gökçe Fırat’a, Türk Solu’na, İsmail Küçükkaya’ya ve Halk TV’ye sahip çıkmaya davet ediyorum.