Ocak ayında 20 yaşındaki tıp fakültesi öğrencisi Enes Kara’nın intiharıyla sarsılmıştık. Dün Yargıtay’dan gelen kararla Elazığ Valisi ve Vali Yardımcısının hakkındaki dosya kapatıldı.
Enes Nurcuların yasadışı yurdunda yaşadığı insanlık dışı muameleye dayanamamış, kısa bir video kaydı ile içini döktükten sonra canına kıymıştı.
En acısı, Enes’in aileden yana da şanssız olması, ailenin sapkın bir yapılanmanın yasadışı evine teslim ettiği evladına sahip çıkmamasıydı.
Olayı ilk haberleştiren gazeteci Faik Akgün, en başta kendi işyerinde patron ve çalışanlardan tehdit ve baskı gördü, haberi yayından kaldırıldı.
Ardından Enes’in intiharı için bir araya gelen öğrenci arkadaşları polisin gözleri önünde Nur cemaati üyelerinin tehditlerine maruz kaldı.
Hem yerelde, hem ulusal çapta bu olayın üstünün kapatılması için devasa bir çaba sarf ediliyordu.
Provokasyon bülteni Akit, Enes’i genç yaşında ölüme iten Nurcu suç örgütünü aklamak için intiharından ateizmi sorumlu tutan yayınlar yaptı.
BBP yöneticisi Namık Akdoğan’ın “Bir velet öldü diye cemaatleri mi kapatacağız?” çıkışı ise, ülke siyasetine hakim olan İslamcıların bakış olaya bakışının mükemmel bir özetiydi.
Türkiye kanserleşmiş cemaat/tarikat gerçeğine yeniden eğilirken medya ve siyaset üstüne düşeni yapıp önce olayı önemsizleştirmeye, ardından dikkatleri Sezen Aksu’nun eski şarkı sözlerine çekti.
Enes gibi binlerce öğrencinin mecbur kaldığı yasadışı cemaat yurtlarının bilinçli bir siyasi programla ayakta kaldığı ve bu çarpık kıyıcı sistemin devletin en tepesinden beslendiği sır değil.
Devletin eğitim tekeline ortak koşan cemaat yurtları sistemi, Türk toplumunun yapısını dinamitlemek, Türk insanını yozlaştırmak, vicdansız birer robot yetiştirme misyonunu sürdürüyor.
Yargıtay başsavcısına göre Elazığ ilindeki mülki idarenin bu intiharda hiçbir sorumluluğu yok. Çocuklara işkence, taciz, tecavüz edilen, hiçbir denetimden geçmeyen, çok sayıda kaçak cemaat evi ağ gibi il genelinde yayılmış olacak ama valinin bundan haberi olmayacak öyle mi?
Yargıtay’ın imam hatipli başsavcısı Bekir Şahin’e göre sorun yok.
Peki Bekir Şahin başka türlü kara verseydi ne olacaktı?
O zaman da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan Elazığ Valisi hakkında soruşturma izni vermesi istenecekti. Yani geçtiğimiz ekim ayına kadar İçişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Ömer Toraman hakkında…
Yargıtay’ın kararı Enes’i bir kez daha öldürdü demek isterdim ama bu hafif kalır. Ortada bir dramdan fazlası var. Burada sistematik ve kapsamlı bir delil karartma operasyonu var.
Devletin kılcal damarlarına kadar nüfuz etmiş cemaatler idarede, yargıda, her tür kurumda devleti yıkma ve Türk milletinin geleceğini karartma misyonunu yürütmeye devam ediyor. Yurttaş adayı gençleri insanlık dışı militanlara dönüştürme operasyonları işte böyle hamlelerle güvence altına alınıyor.