Adıyaman İsias Oteli…
11 katlı bu otelin enkazından otuzdan fazla turist rehberi ve KKTC’den buraya spor müsabakaları için gelen 27 minik beden cansız olarak çıktı.
Bu otelin enkazını daha anlamlı kılan şey ise otelin sahibi olan “Bozkurt” ailesinin, AKP içinde etkin biçimde görev alması.
Otel ortaklarından Mehmet Fatih Bozkurt geçtiğimiz dönem Adıyaman Belediye Meclis üyesi olarak görev yaptı.
Bu, tam da otelin açıldığı döneme denk geliyor.
Basında yer alan haberlere göre yan yana bulunan iki eski bina kaplama şeklinde birleştiriliyor, dış cephesi değiştiriliyor ve onlarca insanın mezarı olan İsias Otel’e dönüşüyor.
Temeli son derece köhne ancak dışarıdan bakıldığında ışıl ışıl parlayan, her yeri altın varaklarla süslenmiş, “güvenli” gözüken bir bina bu.
İktidarın sürekli övündüğü ancak ilk depremde yok olan ışıltılı havalimanlarına, gösterişli yollara ve viyadüklere ne kadar benziyor değil mi?
Bu ihtişam görüntüsü aslında görüntünün altındaki kusurları örtmek ve temelin çürüğünü gizlemek için kullanılıyor. AKP’nin inşaat medeniyeti bu anlayışla kurulmadı mı?
Otelin sahibi olan Bozkurt ailesine bu “imtiyaz” veren şey aile üyelerinin kimisinin TÜGVA Yüksek İstişare Kurulu üyesi olarak çalışmış, kimisinin de AKP gençlik kollarında aktif biçimde görev almış olması. AKP’li bürokratların, milletvekillerinin sürekli girip çıktığı; fotoğraflar çektirip sosyal medyadan paylaştığı bir siyasi üs haline gelen İsias
Otel böylece denetim dışında kalabildi.
Kendi binasını bile denetlemekten aciz ve depremde tamamen yıkılan bir belediyenin, siyasi ilişki içinde olduğu bir aileye imar kusurlarıyla ilgili sorun çıkarmayacağı ortada. Herkesin birbirinin kusuruna tanıklık ettiği ancak kendi kusuruna göz yumulması şartıyla ses çıkarmadığı bir mutabakat oluşmuş durumda.
Bu otelin sahiplerinin de göstermelik olarak gözaltına alınacağını, belki bazılarının da tutuklanacağını ancak göz yumanlara ve onay verenlere hiçbir şey olmayacağını biliyoruz.
Belediye başkanından Ankara’ya kadar uzanan; iktidar olmanın “nimetlerinden” faydalananların AKP Türkiye’sinde oluşturduğu upuzun bir zincir bu.
Yavru vatanın emaneti olan yavruları deprem öldürmedi.
KKTC’den Adıyaman’a gelip belki de hayatlarında ilk defa kartopu oynamanın verdiği heyecanla ailelerine mesaj atan bu masum bedenler, AKP’nin kurduğu “saadet zincirinin” altında kaldılar.
Bunun adı deprem felaketi değil, cinayettir.
Yapan da göz yuman da denetleyen de izin veren de bu cinayette pay sahibidir.