Haritada güller açıyor. 22 yıllık AKP rejimi, tepe taklak düşüyor.
Gökçe Fırat’ın ifadesiyle AKP bir illüzyondu ve bu zaten bilinen bir gerçekti. Şimdi o illüzyon perdesi tamamen kalkmış durumda.
Ayrıca Türk halkı, 47 yıl sonra kendi ezberini bozarak CHP’nin eline tarihi bir fırsat verdi.
Yani Türkiye bayram atmosferine erken girdi.
Ama bu gül kırmızı manzaranın tadını çıkartırken şimdiden dikkat etmemiz gereken bazı karanlık alanlar da var. Bunlardan biri, Yeniden Refah Partisi’nin âni yükselişi.
DEM, MHP, İyi Parti ve Zafer Partisi, oy kaybı yaşayarak birbiri ardına sıralanırken Fatih Erbakan’ın YRP’si yüzde 6,19 oy alıp bunların önüne atlayarak üçüncülüğe oturdu. 2023 Genel Seçimleri’nde aldıkları 1.5 milyon oy, neredeyse 3 milyona çıkmış durumda. Bir büyükşehir belediyesi ve il merkezi belediyesi ile birlikte irili ufaklı 60’tan fazla belde-belediye artık Yeniden Refah Partisi’nde.
Tabi ki Yeniden Refah’ın aldığı oyların ana kaynağı AKP. Balkonda siyasi hayatının en yumuşak konuşmasına mecbur kalan Erdoğan, bunun farkındaydı. Ama Şubat ayının başında YRP ile seçim işbirliği görüşmeleri tıkanınca söyledikleri de mecburi bir nezaket içeriyordu:
“Geçmişte bizimle birlikte yol yürüyüp yolunu değiştirenlerin tercihleri kendilerini ilgilendirir.”
Fatih Erbakan’ın Yeniden Refah Partisi, kaçınılmaz olarak en başından beri AKP ile aynı çekirdek tabana oynuyor. AKP’nin başlangıç koşullarında Baba Necmettin Erbakan’ın Refah’ından devralınan koyu şeriatçı çekirdek bu.
Demek ki AKP’nin il genel meclislerinde toplayıp baş başa kaldığı yüzde 35, “ekmeğinin derdindeki” ideolojisiz kof taban. Tayyip Erdoğan, 2001’de AKP’yi kurarken Erbakan’dan gasp ettiği İslamcı çekirdeği ılımlı bir imajla örtüp üstüne de radikal olmayan bu kitleyi elde etmişti.
Mevcut tabloya bakınca görünüyor ki YRP, AKP’nin çekirdek İslamcı tabanına büyük oranda el koymuş ve Erdoğan, “yılanın başını ezmeye” fırsat bulamadan bir bakıma iş işten geçmiş.
Aynı mecburiyet hissini, “cehape”ye kazandırma korkusu gibi fanatik bir gerekçeyle seçim öncesinde YRP’den istifa eden birkaç partilide gördük. Hatta seçime 3 gün kala Ankara’daki il ve ilçe yönetimlerinden 22 kişi istifa edip AKP’ye bile geçtiler.
Öbür taraftan, YRP kadrolarında çok sayıda eski AKP’li var. Şanlıurfa’yı ve Yozgat’ı kazanan isimler de eski AKP’li milletvekilleri. Yani AKP ile YRP arasında sergilenen bu zorunlu nezaket, hem ideolojik CHP düşmanlığından hem de etle tırnak durumundan ötürü.
Fatih Erbakan’ın Covid döneminde telaffuz ettiği, “mRNA aşıları yarı insan yarı maymun, 3 kulaklı 5 gözlü yaratıklar doğmasına yol açabilir” gibi deli saçması açıklamaları o dönem için eğlenceli bile sayılabilirdi. Fakat bu hareket biraz daha büyüdüğünde öyle Özlem Zengin’leri karakter linçine uğratmalar falan çocuk oyuncağı kalır. Bu adamların seçim afişlerinde bile kadın adayların yüzünü kapattığını önemle hatırlatalım.
YRP yükselişinin daha tehlikeli yönü, iktidardaki AKP’yi daha koyu dinci bir rekabete sevk etme potansiyelidir.
Türk Solu sayfalarından daha önce de uyardığımız üzere muhalif medya, gerek haber içeriklerinde ve gerekse stüdyoda, canlı yayınlarda YRP’lilere haddinden fazla yer vererek akıllıca bir iş yaptığını sanıyor.
Erbakan Erdoğan’ı zayıflatırken, eminim muhalif olan bizler de seyir zevkine doyamıyoruz. Ama unutulmamalı ki ortaya çıkan güç, ultra gerici, ultra mistik, ultra Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı ve baştan aşağı komplo teorileriyle besleniyor.
Muhalif medya, muhalif hareketler ve aktörler, iki gerici parti arasındaki bu güç transferinden medet ummayı bırakmalı. Daha da önemlisi, yeni yükselen gerici gücün ürkütücülüğünü “muhalif” etiketiyle törpüleyip ortada kalmış kitleleri buraya yönlendirmeyi bırakmalı. Unutulmamalı ki AKP de bir zamanlar “muhalif”ti.