Yeşil Artvin Derneği’nin çağrısıyla Türkiye’nin birçok yerinden gelen Artvinliler maden ruhsatları için yapılan orman kıyımına karşı toplanan imzaların yer aldığı dilekçeleri Artvin Orman İşletme Müdürlüğü’ne teslim ettiler.
Türkiye’nin birçok yerinde artan ruhsat talepleri maden şirketlerinin pandemiyi bir “fırsat” olarak gördüğünü gösteriyor. Dünya ve Türkiye sağlık sorununa odaklanmışken, maden şirketlerinin boş durmadığını, kamuoyunun haberi olmadan pek çok yerde yeni ruhsatlar aldığı yeni yeni ortaya çıkıyor.
Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan’ın yaptığı basın açıklamasına göre önceden Artvin’de sayısı 325 olarak bilinen maden ruhsatlarının gerçek sayısı 525. Bu Artvin coğrafyasının %71’ine maden ruhsatı verildiği anlamına geliyor. 525 ruhsat alanı dönem dönem ihale edilerek önce arama ruhsatına sonra işletme ruhsatına açılıyor.
Yapılan basın açıklamasında “Maden ve enerji projeleri için yapılan tahsisler bir yana dikili kesim denilen bir yöntemle ormanlık alanlar ihale edilmekte, dikili kesim ihalesini alan kişiler ihale alanındaki bütün ağaçları tıraşlama yöntemiyle yok etmektedirler. Orman kesimlerinin yapılabilmesi için ormanlık alanlarda yollar açılmakta, orman alanları parçalanmakta ve yok edilmektedir. Gözden ırak alanlarda başlayan kesimler giderek halkın gözü önünde vicdanların kabul edemeyeceği boyutlarda olmakta, her yörede çığlıklar yükselmektedir. Bazı yerlerde köy kooperatifleri ve köylüler bu yıkıma alet edilmekte, bu şekilde tepkiler azaltılmaya çalışılmaktadır.” uyarısı yapılıyor.
Başkan Karahan, orman kesiminin önceki yıllara göre 2,5 kat arttığını, depolarda bu kadar ağacı depolayacak yer kalmadığını, 1. sınıf kerestelik tomrukların yurt dışına tomruk olarak ihraç edildiğini, yangınlarla büyük bir orman varlığını kaybeden ülkemiz bir de bu şekilde kendi eliyle geleceğini yok ettiğini vurguluyor.
Cerattepe’de Mehmet Cengiz’in açtığı maden sahasına karşı verdiği mücadeleyle kamuoyunun tanıdığı Yeşil Artvin Derneği, her ne kadar şirket siyasi iktidarın gücüyle yargı engellerini ortadan kaldırsa da mücadeleden vazgeçmiyor.
Artvin’deki çevrecilerin en çok vurguladıkları noktalardan bir tanesi madenlerin ruhsat aldıkları yerle yetinmeyecekleri ve süreç içerisinde daha da yayılacaklarıydı. Aradan geçen zaman bu fikrin ne kadar haklı olduğunu ispatlıyor. Cerattepe gözünü Artvin doğasına dikmiş tüm barbarlar için aşılması gereken bir engeldi. Bu engelin aşılması bu şirketler açısından çok daha yeni kapıların açılmasını sağlayacaktı.
Artvin’de günlerce süren direnişin sebebi de direnişi örgütleyenlerin bunu çok önceden görmüş olmaları ve halkın da desteğiyle mücadelenin büyümesiydi. Artvin yaşam alanlarını savunmaya çalışan herkes için bir örnek ve umut veren bir sembol haline geldi.
Gelinen noktada Cengiz’in maden şirketi ruhsat yüzölçümünü iki kat arttırarak bir kanser hücresi gibi yayılmaya devam ediyor. Üstelik bölge diğer maden şirketlerinin de iştahını kabartan bir istila alanı haline dönüşmüş durumda.
Karahan ayrıca “HOD madeni olarak bilinen projede de önemli gelişmeler olduğu, şirketin kapasite artırımı ile ÇED alanını genişlettiğini ve işletme hazırlıkları yaptığını” açıklayarak, HOD Madenini işletecek şirket Erzincan İliç madenini işleten şirket olduğunu hatırlatıyor.
Karahan, proje alanlarındaki halkın çok dikkatli olması, hiçbir işbirliği ve ahlaksız teklife kanmamaları, yaşam alanlarını korumaya dönük her mücadeleyi göze almaları gerektiği konusunda da uyarıyor.
Nur Neşe Karahan’ın bu uyarısı belki de çevrecilerin karşılaştığı en büyük zorluk. Maden şirketleri istila etmeye çalıştıkları bölgelerdeki ekonomik sıkıntıları kullanarak halk içinde bir bölünme yaratmaya çalışıyor. Yerel işbirlikçilerin bir süre sonra maden şirketleri adına gönüllü tetikçilik yapmaları “sızma” harekâtının başarılı olmasına sebep oluyor.
Elbette devlet olanakları da maden şirketleri lehine seferber ediliyor ve şirketlerin propaganda faaliyeti devlet destekli bir kampanyaya dönüşüyor.
Artvin bugüne kadar bu kampanyaya direndi. Artvinlinin mücadelesi İstanbul Validebağ direnişinden, Rize İkizdere direnişine kadar birçok yere de ilham kaynağı oldu. Bir avuç insan önce Artvin’i sonra da tüm Türkiye’yi harekete geçirdi.
Türkiye’nin doğal tüm kaynaklarına böylesine kapsamlı bir saldırı varken küçük Artvin’in cesur insanları hem Artvin’i büyütüyor hem de umutları yeşertiyor.