Hepimizin söylemek istediği çok şey var, biliyorum.
Bu acı karşısında söylenecek hiçbir şey yok, biliyorum.
Yine de, cevabını bildiğimiz ama tekrar tekrar sorduğumuz soruyu yine soruyoruz: “Devlet nerede?”
Bu soru, sadece on ilde değil memleket toprağının her karışında soruluyor; soruluyor ama cevap alınamıyor.
Depremzede bir ana haykırıyor kameralara: “Dört çocuğum içerde, hangi birine sesleneyim” diye…
Başka bir şehir, başka bir ana, başka bir çaresizlik: “Benim kızım okul birincisiydi, parmağı havada kalmış yavrumun, imdat istemiş yavrum, soğuktan ölmüş, bugün bana ölüsünü veriyorlar…”
Şehirler farklı, acılar aynı; insanlar farklı, feryatlar aynı…
Başka bir şehir, başka bir bina… Vatandaşlarımız kendi imkanlarıyla çıkartmış enkazdan bir babanın ölmüş çocuğunu… Öpmeye kıyamadığıyavrusunun cesedini battaniyeyle sarmalarken gördük biz o babayı…Yavrusunun tırnağı acısa kalbine hançer saplanan o baba, evladının ölüsünü battaniyenin içinde götürüyordu işte, yapayalnız… Yapayalnız dediğime bakmayın, biz kardeşleri yanındaydık.
Yine bambaşka bir yer… Haykırıyordu bir amcamız: “30 sene ben bu devlete hizmet ettim, sadece bir gün devletimin yanımda olmasını istemiştim” diye…
Hem çok şey var söylenecek hem hiç yok…
Biz Türkler, boşu boşuna demedik “Devlet Baba” diye…
Baba, bir aileyi koruyandır, kollayandır. Biz babayı dağ ile özdeşleştirmişiz bir kere… Onun için “Sırtımı yasladığım dağ gibidir” deriz, babalarımız için. Ne zaman dara düşsek “Olsun, babam var” deriz, “Babam yanımda” deriz.
Ama baba ortada yok ise işte o zaman aile daha sıkı sarılır birbirine. Kardeş, kardeş olduğunu daha iyi anlar ve kardeş olmaktan çok daha öte gider kardeş için. Ana, öne atılır; can olur, kan olur, kanat olur, sığınılan yuva olur.
Devlet “baba”dır, vatan “ana”dır bizim için.
Bugün yaşadığımız tam olarak budur: Baba yoktur ama anavatan Anadolu tek yürek olmuş; hiç bilmediği, hiç görmediği kardeşine can olmaya koşmaktadır memleketin dört bir yanından. Gidenlere can olamayacaktır ama kalanların gözyaşlarını paylaşmak için.
Hatırlarsınız, uzun zaman geçmedi üzerinden, “biz bize yeteriz Türkiye’m” diyordu, AKP. Doğruydu, biz bize yeterdik ama soruyoruz: Siz, o ‘biz’e dahil oldunuz mu?
Son olarak atam, ceddim Osman Gazi’ye hocası Şeyh Edebali’nin öğüdünü hatırlayalım: “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.”