Önceki yazılarımızda Yeşil ve Sol Parti (YSP) olarak kurulan siyasi partinin ne “sol” ne de “yeşil” olduğunu yazmış, bu örgütlenmenin Türkiye Cumhuriyeti düşmanı Kürtçü çizginin bir devamı olduğunu belirtmiştik.
“Türkiye partisi” olarak takdim edilen YSP, seçimlerdeki oy kaybının ardından kongre kararı almıştı ve kongre dün Ankara’da yapıldı.
Yeşil ve sol makyajı her Kürtçü kongrede olduğu gibi döküldü ve altından terör örgütü çıktı.
Sahneye Apo posterleriyle çıkan partililer kongre salonunda alkışlarla karşılandı.
Sol basın bu “detay”ı haberleştirmeyerek örtmeye çalışsa da gerçek bu…
Öcalan’a yönelik bu sempati tezahüratları değişmez bir gerçeği yeniden ortaya koyuyor: Kürt siyasi hareketinin bir “Türkiye partisi”ne dönüşmesinin ihtimali yok.
İsimler ve başkanlar değişse bile Kürtçü damar asla değişmiyor.
Terör örgütünün başı Türkiye Cumhuriyeti düşmanlığının bir sembolü haline gelmiş durumda. Siyasi bir gücü kalmamasına rağmen alkışlanmasının sebebini burada aramak gerek.
Kürt siyasi hareketi bu çizgide yürümeye devam edecek.
Asıl ders çıkarması gerekenler ise böylesi bir terör çizgisini, AKP’ye karşı verilen mücadelede ortak olarak görenler…
Kürt siyasi hareketinin “yasal” olması, “meşru” olması anlamına gelmiyor.
HDP, YSP ve türevlerini “siyasi temsilci” olarak görmek artık gafletten çıkmış ihanete dönüşmüştür.
HDP’nin ve türevlerinin HÜDA PAR’a yönelik yapılan eleştirilerden muaf tutulması tam bir samimiyetsizlik örneğidir.
PKK, Hizbullah’tan daha mı masum?
Kaldı ki yok olmuş bir terör örgütüyle, “yaşayan” ve insanları katleden bir terör örgütünü kıyaslamak da son derece abes.
“Teröristleri meclise soktular” diyenler niçin aynı açık sözlülüğü meclisteki HDP’li milletvekilleri için göstermedi?
Terör örgütlerine aktif destek olan milletvekillerinin bulunduğu tek ülke Türkiye olabilir!
Bunun da bilinçli bir tercih olduğunu, AKP’nin HDP’nin varlığı üzerinden sahte bir milliyetçilik “sattığını” elbette biliyoruz.
Ama buna karşı çıkmak adına, meclise girmiş milletvekillerini “yasal” olarak göstermek; bunun arkasına sığınmak ve pazarlıklar yapmak da en az iktidar politikaları kadar kirlidir.
CHP içinde “değişim” diyenler buradan uzak durmadıkları sürece başarılı olma şansları yok. Kaldı ki Özgür Özel bu konuda Kılıçdaroğlu’ndan farklı düşünmediğini ifade ederek şimdiden çıkışı olmayan bir yola girdiğini göstermiş durumda.
Kürt “meselesi” artık bir “seçim” ya da “oy” sorunu olarak görülmemeli!
İsrail terörizminin katlettiği sivilleri görüp burnumuzun dibindeki PKK terörünü hatırlamamak ilginç bir durum…