Zincir marketlerin AKP medyası tarafından hedef tahtasına konulmasının üzerinden bir yıl geçmiş değil. Saray rejimi, manşetlerden, televizyonlardan ve elbette partili trollerin sosyal medya kampanyaları üzerinden zincir marketlere dair stokçuluk başta olmak üzere çeşitli komplo teorileri üretip dolaşıma sokuyor.
AKP ağzında “üç harfliler” olarak yer eden zincir marketleri günah keçisi ilan etmenin arka planında geçen yıl gerçekleşen dolar-faiz vurgunu var. Saray rejiminin seçime giderken tercihi, doları faiz enstrümanı ile dizginleyip ekonomide durgunluk riskini almak yerine düşük faiz-yüksek enflasyon ile çarkları döndürmeye devam etmekti. Elbette KKM gibi garabet bir uygulama ile birlikte bütün yükü Türk halkının sırtına yükleyerek.
Nitekim bir yıl içinde yalnızca akaryakıtta %200’ü aşan seviyelerde gerçekleşen fiyat değişikliği tüm ekonomiyi etkilerken dolar kuru, bir yılı tamamlamadan atak yaptığı 18 lira seviyesinin de üzerine çıkmış durumda. Hem de Rusya, Çin, BAE gibi ülkelerden hangi tavizler karşılığında geldiği bilinmeyen dolarları piyasaya sürmelerine rağmen…
Dolayısıyla iktidarın yaptığı, “seçim ekonomisi” deyip geçilecek türden bir şey değil. AKP, Türk ekonomisini öldürürken seçime gidiyor ve cinayeti üstüne yıkacağı birilerini arıyor.
İşte geçen süre zarfında iktidar medyasının zincir marketleri şeytanlaştırma söylemi iyiden iyiye yoğunlaşırken BİM İcra Kurulu üyesi Galip Aykaç’ın yaptığı sert açıklama ile konu alevlendi. Bu sayede aslında nasıl bir süreçte yol aldığımızı başka boyutlarıyla incelemek mümkün.
Galip Aykaç, Gıda Perakendecileri Derneği Başkanı olarak iktidar medyasına ve MHP’ye cevap yetiştirirken klasik MHP yöntemleri devreye girdi. Devlet Bahçeli’nin “kahramanımız” payesi verdiği suç örgütü hükümlüsü Kürşat Yılmaz, sosyal medya hesabından “tuttuğunuz köşe başları mezarınız olur” cümlesiyle tehdit savurdu. Galip Aykaç, dün itibarıyla Devlet Bahçeli’den özür dileyerek dernek başkanlığından istifa etti.
Eş zamanlı olarak, ülke çapında fiziksel olarak köşe başlarındaki zincir marketlere saldırı haberleri de gelmeye başladı. AKP teşkilatları daha çok bireysel tepki videoları ile BİM başta olmak üzere A101 ve Şok gibi marketleri hedefe koyarken MHP’lilerin cam kırma, spreyleme gibi vandallık örnekleri sergilediği görülüyor.
Hiçbir hukuk sürecinin işlemediği ülkede bu tehdit ve saldırıların hesabı tabi ki sorulmadı. Sorulması da beklenmiyor. İktidarın günah keçisi açlığı o kadar derin ki, yıllarca mutualist ilişki içinde al gülüm ver gülüm yaparak büyüttüğü Erenköy Cemaati’ne ait bir market zincirinin tarumar edilmesine gözünü kapatmaya hazır.
Aslında son iki gündür yaşananlar, Nazi Almanyası’nda soykırımın başlangıç atışı sayılan Kristal Gece (Kristallnacht)’ı anımsatıyor. Almanya’da 1938 kasımında yaşanan kitlesel saldırılarda yüzlerce Yahudi katledilmiş, binlercesi yerinden edilmiş ve mallarına çökülmüştü. Hitler’in propaganda bakanı Göbels ise yaşananlara müdahale edilmeyeceğini baştan ilan ederek bu kitlesel histeriyi doğrudan teşvik etmişti.
Cumhur İttifakı’nın “vurucu gücü” MHP, liderinin talimatını yerine getirirken Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta “yeni uygulamalar devreye girecek” diyerek Ticaret Bakanlığı’nı işaret etmesi ise akıllara olası fahiş cezaları getiriyor. Aydın Doğan’a uygulanan “tarifenin” ana akım medyayı ne hale getirdiğini hatırlayalım.
Antalya’da Rus istilası yaşanırken “max Ülkücü zekâsının” Antalya’nın varoşundaki ucuzluk marketine saldırması, işte bu açıdan anlamlı. Bir bakmışsınız, bu işin sonunda Süleymancılar Erenköy’ün BİM’ine çökmüş, MHP’liler, Menzilciler, diğer bazı grup ve çevreler de pay almış. Sonuçta tarikatlar dünyası, düşeni yeme dünyası.
Dolar atağından bu yana kârlılığında hiçbir değişim olmayan BİM’in veya aynı durumdaki benzerlerinin iflasa zorlanması, el değiştirmesi veya bu dalgayı atlatması çok şeyi değiştirmez. Sonuçta pahalılıkla ilgili kendi sorumluluğunu gizleyecek her gelişme, Tayyip Erdoğan için hayırlıdır.
Fakat bu vahşi hukuksuzluğun seçimlerle biteceği zannedilmesin. Zincir marketlerin seçim sonrası rahat bırakılacağı da zannedilmesin. Her Migros’un, her Şok’un, BİM’in yanı başına Tarım Kredi’nin zincir şubesi boşuna açılmıyor.
Erdoğan’ın kabile ekonomisini 10 yıldır “neoliberalizm” sanmaktan kurtulamayan ezbere muhalefetin anlamaya niyeti olmayabilir. Fakat Saray rejiminin yaşam tahayyülünde zaten hiçbir şekilde rekabete ve serbest girişime yer yok. Erdoğan’ın Saray rejimi, birileri durdurmadıkça, hayatın her köşe başını ya kendine benzetecek, ya da herkese mezar edecek.