Yerel seçim yaklaştıkça Türkiye’nin gündemi de buna göre şekilleniyor. Haftalardır gündemin en yoğun tartışması yerel seçim pazarlıkları.
Kim kimle ittifak kuracak?
İttifak dahilinde kime hangi iller, ilçeler verilecek?
O parti şununla ittifak kuracak mı?
Bu parti şuradan aday çıkaracak mı?
…
Bu ittifak gündemi içerisinde en çok merak edileni de DEM parti denen Kürt partisinin ne yapacağı? Aslında merak edilen demek biraz olmadı sanki, merak ettirilen mi desek acaba?
Türkiye’de yüzde 10 oy almış İyi Parti bile kilit parti olarak görülmezken, her seçimde olduğu gibi, bu seçimde de yüzde 8’lik DEM parti daha seçim sathı mailine girmeden kilit parti ilan edilmişti.
Bu havayı yaratanlar da bizim muhalif medya sandığımız Halk TV, TELE 1 gibi kanallar ve Cumhuriyet’inden BirGün’üne muhalif bilinen gazeteler. Zaten bu gazete ve televizyonlar son zamanlarda iyice Kürtçü siyasetin yayın organı haline geldiler.
Halk TV’de dün bir program vardı: Gözde Şeker ile Kırmızı Çizgi. Konu elbette siyaset, ittifaklar ve DEM partinin ne yapacağı.
Konuğu ise Rawest Araştırma isimli şirketin müdürü Roj Girasun. İsminden anlaşılacağı üzere vatandaş Kürt ve Kürt siyasetinin ne yapacağı konuşulacak. Ama sonradan fark diyorum ki, bu vatandaşın ismi bir yerden tanıdık geliyor.
Hatırladım, Kaya Ataberk’in birkaç gün önce TÜSİAD’ın düzenlediği Cumhuriyet karşıtı bir çalıştayla ilgili yazısında görmüştüm bu ismi. Bu çalıştaya katılan liberal, Kürtçü, İslamcı Cumhuriyet ve Atatürk karşıtı isimlerden biri de buydu.
Neyse, biz kendi gündemimize dönecek olursak, DEM partinin önünde iki seçenek varmış. Biri CHP ile ittifak yapıp bir 5 yıl daha nefes almak ya da önümüzdeki dönem kazandıkları belediyeleri kayyum atanmaması şartıyla AKP ile uzlaşı. Bunu ben demiyorum. Programın sunucusu Gözde Şeker ve Kürt anket firması müdürü Roj Girasun söylüyor.
Gözde Şeker, sanki böyle bir ittifak veya uzlaşı çabası varmış da DEM partiyi eleştirenlere karşı savunmaya geçer gibi “haklı olarak böyle bir istekte bulunabilir” diyor.
Oradan geçiyoruz Selahattin Demirtaş’a. Biliyorsunuz Demirtaş, Mayıs seçimlerinden sonra aktif siyaseti bıraktığını açıklamıştı. Gözde Şeker’in programında Demirtaş’ın bir açıklamasına yer verildi. Selahattin Demirtaş demiş ki; “seçimde cezaevinde olursak tavrımız belli.”
Yani?
Selo seçimde cezaevinde olursa, oyunu İmamoğlu’na verecek. Ya olmazsa? O zaman da AKP adayına vereceğini anlıyorum ben. Mayıs’ta siyaseti bırakan Selo, sahalara hızlı dönmüş, özgürlüğünü yerel seçim pazarlıklarına dahil etmiş bile.
Roj Girasun’un altını çizdiği en önemli nokta ise DEM partinin kazanacağı belediyeleri elinde tutacak bir strateji üzerinden siyaset üretmesi. Girasun, DEM partinin AKP ile kayyum atanmaması pazarlığı yapması ve kazanacağı belediyeleri elinde tutması gerektiğini söylüyor. Anket şirketi müdürü ya, Kürt seçmenin talebinin de bu yönde olduğunu söylüyor.
Roj Girasun’un sözleri ve Halk TV yayınının ortaya koyduğu bir gerçek var ki, Kürt siyasetinin ya da DEM parti, adına ne derseniz deyin, AKP ile ittifak yapması için meşru bir zemin olduğu yönünde propagandalar ve anket çalışmalarına başlamışlar bile.
Hatta Roj Girasun biraz daha cesur bir adım atıyor ve “önümüzdeki 5 yıl Erdoğan’la devam edileceğini gören bir strateji” izlenmesi gerektiğini söylüyor.
DEM partinin AKP ile pazarlık ihtimalini ‘muhalif’ kanallar meşrulaştırmak için yayınlara başlamışlarsa, Kürtçü bir anket şirketi müdürü çıkıp AKP ile DEM parti arasında “kayyum pazarlığı yapılmalıdır” diyorsa, o pazarlık çoktan başlamış, hatta bayağı bir mesafe kaydedilmiştir.
Bu pazarlığın sonunda ne olur, kim kiminle anlaşır bilemem. Ama bildiğim şu; Kimse Kürt hareketini ve Kürt partisini onurlu, ilkeli, AKP karşıtı falan diye yutturmaya kalkmasın! Selo’nun özgürlüğünü pazarlığa kattığı bir yerde, pekala DEM Parti de güneydoğuda iki belediyeye kayyum atanmaması karşılığında AKP ile ittifak yapabilir.
DEM partiyi CHP’ye yamamaya çalışanlar da o kadar heveslenmesin. Kürtçülük 100 yıldır Cumhuriyet’e karşı İslamcılıkla tarihsel bir ittifakın içindedir. Bugün birbirlerine karşıymış gibi duruyorlarsa da her şey bir gün aslına rücu eder, unutmasınlar.