No Result
View All Result

Bir, iki, daha fazla Brezilya: Bolsonaro gitti, Tayyip de gidecek!

Ozan PEKGÖZ by Ozan PEKGÖZ
1 Kasım 2022
in GÜNLÜK
0
Bir, iki, daha fazla Brezilya: Bolsonaro gitti, Tayyip de gidecek!

Türk Solu’nda Erkan Karaarslan’ın 3 Ekim’de kaleme aldığı analiz, Brezilya’daki Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turu üzerine Türk muhalefetinin alması gereken dersler üzerineydi. Solun ortak adayı ve eski Cumhurbaşkanı Lula, 5 senede Brezilya’yı faşist bir cehenneme çeviren Bolsonaro karşısında birinci turu önde kapatmış ama %50’yi bulamadığı için seçim ikinci tura kalmıştı.

Lula’nın %48,43, Bolsonaro’nun %43,2 aldığı bu ilk tur sonuçları hem Brezilya’da, hem de tüm dünya da olduğu gibi Türkiye’de de sol muhalefet açısından umut yaratsa da Erkan Karaarslan, öforinin tehlikelerine karşı uyarıyordu. Tüm anketler, ikinci tur için Lula’yı %55-56 bandında gösteriyordu ama iktidar olmanın avantajını vahşice kullanmaktan çekinmeyecek olan Brezilya diktatörü, bir aylık süre içinde armut toplamayacaktı. Nitekim muhalefetin alması gereken temel ders, yazının başlığında da belirtildiği gibiydi: “Anketlere güvenmeyin, seçimi ilk turda kazanın!”

Dün, Brezilya’nın ikinci tur seçimlerinden Lula’nın kazandığı haberi geldi. Yine de Karaarslan’ın bir ay önceki uyarıları boşa düşmüyor. Lula, ikinci turu %50,9 gibi bıçak sırtı bir sonuçla göğüsledi. Kabaca bir bakışla Lula’nın oyları 2,5 puan artarken, Bolsonaro ise ilk turda kalan adayların 6 puanını toplamış. Bir başka deyişle, Lula’nın oyları ikinci turda 2,5 milyon artarken Bolsonaro tam 7 milyon yeni oy eklemiş.

Lula ile birlikte Brezilya’da öngörülebilir, aklı başında bir idare isteyen kitlelerin nasıl bir badire atlattığını tam anlamıyla görmek için katılıma ve cari oy toplamlarına da bakmak gerekiyor. Birinci turda katılım, %79,05 yani 123 milyon 600 bin civarında. Gerginliğin had safhaya ulaştığı ikinci turda ise, artış yalnızca 650 bin.

Bolsonaro’ya bağlı çetelerin, muhalif nüfusun seçim yerlerine ulaşımını engellemek için yolları kamyonlarla kapattığı haberlere düşmüştü. Oy kullanma hakkının ne derece etkilendiğini tam olarak ölçmek belki mümkün deği; fakat Brezilya’da son yirmi yılın katılım oranlarının %80’in üzerinde seyrettiğini hesaba kattığımızda en az %1’in engellendiğini rahatlıkla söylemek mümkün.

Lula, sokağın bağrından, kitlelerin içinde etkin politik mücadeleden gelmiş, bir kumpas davası sonucu aylarca hapis yatmış karizmatik bir figür. Kampanyasını halkla birlikte, halkın içinde, halkı ateşleyerek ve seferber ederek, halka umut olarak yürüttü. İktidardaki faşist diktatörün çizdiği politik alana tıkılmak bir yana, kampanya boyunca Bolsonaro diye biri yokmuş gibi davrandı ve tüm söylemini kendi siyasi-ideolojik programı üzerine oturttu. Lula’nın kampanyasına ölümle sonuçlanan saldırılar bile yapıldı ama Lula’nın kararlı ve korkusuz liderliği ile parti tabanının örgütlülüğü birbirini besledi. Böylece provokasyonlar ters tepti.

Brezilya’da dün alınan sonuç, gemi azıya almış bir faşist diktatör seçimle alt edilebilir mi, sorusuna verilmiş şartlı bir evettir. Ne dediğini, ne istediğini, ne yaptığını bilen cesur bir liderlik ve tutarlı bir politik kadro, ekonomik muhalefete bel bağlayıp halkın fakirleşmesinden medet ummakla yetinmezse halkı ayağa kaldırabilir.

Sandıkları koruyan işte o halktır. Yenilgiyi halen kabullenemeyen Bolsonaro’nun Lula, İşçi Partisi ve diğer muhaliflerin üstüne güvenlik kuvvetlerini salmasının, bir seçim darbesi yapmasının önüne geçen de yine ayağa kalkmış, sarayındaki Bolsonaro’yu gür sesiyle hoplatmış olan Brezilya halkıdır.

Şüphesiz, siyasi söylemini önemli ölçüde AKP’nin jargonu üzerine oturtmaya, AKP’nin çizdiği politik zeminlerde kendine yer bulmaya çalışan ve sokaktan öcü gibi korkan, milyonlarca sahte oyun geçerli sayılmasına bile gıkını çıkarmamış Türk muhalefetinin bundan alacağı büyük ibret vardır.

Lula’nın pısırık, muhalefetin sönük, halkın umutsuz kaldığı bir ortamda Bolsonaro ve haydut çetesi, böyle bir seçim sonucunun tecelli etmesine müsaade edecek miydi sanıyoruz? Bu yüzden cesaret ve gözü karalık, faşist iktidar karşısında Lula öncülüğündeki muhalefetin tercihi değil, mecburiyetiydi.

CHP ve İyi Parti öncülüğündeki Türk muhalefeti de faşist AKP diktatörlüğüne normal bir siyasi rakip gibi bakmaz, armudun pişip ağzına düşmesini beklemezse; kendi siyasetini, kendi programını ve kendi varlığını ortaya koyup halka ihtiyaç duyduğu umudu verebilirse Brezilya’daki sonucun Türkiye’de de tekrar edilmesi işten bile değildir. Diktatörün bet sesini kesecek olan, cıvıl cıvıl bir halkın sokakları inletmesidir. Seçimi kırtasiyeden ibaret bellemiş, küflü bürokrat bir anlayış değil.

Birbirini tamamlayan iki yakıcı soru, böylece kaçınılmaz olarak karşımıza çıkıyor: Gezi’de diktatörü Fas’a kaçırtan Türk halkından başka neydi? Halk korkusuyla kaçan diktatör, ülkeye dönmek için kimden cesaret ve teminat buldu?

Previous Post

Kenan Evren kafalı Nagehan Alçı’dan, Atatürk’e ve Atatürkçülere saldırı

Next Post

Saltanatın kaldırılışının 100. yılı, çakma sarayların da yıkılış yılı olacak!

Next Post
Saltanatın kaldırılışının 100. yılı, çakma sarayların da yıkılış yılı olacak!

Saltanatın kaldırılışının 100. yılı, çakma sarayların da yıkılış yılı olacak!

Facebook Twitter Instagram

TÜM HAKLARI SAKLIDIR © 2022 TÜRKSOLU, ATATÜRKÇÜ, MİLLİYETÇİ, SOLCU GAZETE.

No Result
View All Result
  • TÜRKSOLU
  • GÜNLÜK
  • HAFTALIK
  • ARŞİV
  • İLERİ YAYINLARI KİTAPLIĞI

TÜM HAKLARI SAKLIDIR © 2022 TÜRKSOLU, ATATÜRKÇÜ, MİLLİYETÇİ, SOLCU GAZETE.