Geçtiğimiz günlerde “yeni bir çözüm süreci ihtimali” üzerine yazdığım yazıda, bu söylentilerin kapalı kapılar arkasında yapılan bir pazarlığın sonucu olarak ortaya çıktığını, temelsiz olmadığını, adına “çözüm süreci” denilmese bile AKP ve HDP’nin bu tür bir pazarlık masasına ihtiyaç duyduğunu yazmıştım.
Ancak iki taraf da kurulacak yeni bir masanın yaklaşan seçimler öncesi getireceği riskin farkında. Bu yüzden de doğrudan temas üzerinden geliştirilecek bir ilişki muhalefetin elini güçlendireceği gibi, AKP’nin muhalefet – HDP ilişkisi üzerinden ürettiği tüm propagandanın da çöpe atılması anlamına geliyor.
Bunun için “yeni çözüm süreci” ihtimali üzerine söylentiler çıkarılarak bunun gündemde kalması sağlanıyor, diğer taraftan muhalefet de bu yeni gündeme ortak ediliyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı’nın Mardin ziyaretinde Barzani’nin Rudaw kanalına verdiği röportajda söylediği sözler CHP içerisinde böylesi kaygan zemine meyilli bir kanadın olduğunu gösteriyor.
Oğuz Kaan Salıcı röportajda, “Kürt sorununun sadece Kürtlerin sorunu olmadığını” söyleyerek bir “Kürt sorununa” vurgu yapıyor. Salıcı, AKP ortada yokken CHP’nin Kürt sorununa kafa yorduğunu, çözüm ile ilgili raporlar hazırladığını söylüyor. Demek ki Salıcı’nın itirazı “çözüm sürecine” değil, çözüm masasına CHP’nin dahil olmamasına.
Salıcı elbette bu şekilde düşünen tek CHP milletvekili değil. Geçtiğimiz aylarda CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, PKK’ya yakın Mezopotamya Ajansı’na verdiği uzun röportajda 1921 Anayasası’na atıfta bulunarak, Kürt varlığının anayasada güvence altına alınması gerektiğini söylemişti.
CHP’nin içerisinde böyle düşünen milletvekilleri olabilir. Siyasi parti yapısı gereğince bu fikirleri savunan bir kanat da olabilir. Bu doğal ancak savunulan fikirlerin AKP’nin çözüm sürecini başlatan siyasi aklına öz itibariyle çok yakın olduğunu görmek gerek.
Oğuz Kaan Salıcı’nın bu açıklamayı Mardin’de Ahmet Türk’le görüşmesinden sonra yapması tesadüf değil. Türk, son dönemde muhalefetin adayının Kürtlerin tavrı konusunda belirleyici olacağını ve örneğin Mansur Yavaş tarzındaki bir adaya Kürtlerin oy vermeyeceğini söylemişti.
HDP “yeni pazarlık masası” kurmayı vadeden bir muhalefet adayı istiyor. Meselenin bam telinde bu nokta var. Kürtlerle yeniden pazarlık üzerinden yapılan bir vaat, muhalefeti kendi içerisinde parçalayacağı gibi iktidar için can suyu olacak. AKP bilerek ve isteyerek böylesine bir tartışmanın başlamasına zemin hazırlıyor. “Çözüm süreci” fısıltılarının artmasının asıl sebebi bu. Çözüm süreci başlamasa bile muhalefeti böyle bir tartışmanın tarafı haline getirmek. Buna aracılık yapan ismin de bizzat Devlet Bahçeli tarafından hapisten kurtarılan Ahmet Türk olması rastlantı değil.
İktidar açısından son derece zorlu bir süreç yaşanırken böylesine bir “açılımın” AKP’yi kurtarmak için öne sürüldüğü çok açık. Seçim dönemlerinden önce Kandil’le röportaj yapıp “Kandil CHP’ye destek veriyor.” propagandasını kim yaptırıyorsa bu senaryoyu da onlar hazırlıyor. Bu senaryo bir süre sonra gerçeğe de dönüşebilir. Bu açık bir tuzak, CHP’nin bu tuzağa düşmemesi gerek.