Ukrayna Savaşı’nın geldiği aşamada Rusya için işler hiç de iyi gitmiyor. Hatta gün geçtikçe daha da sarpa sarıyor. Rusya içinden gelen eleştiriler artık daha fazla duyuluyor. Türkiye’dekiler de içinde olmak üzere, Rus beşinci kolunun sesinin kısılması da perçinlenen hezimeti doğruluyor. Putin artık yenildikçe güreşe doymayan pehlivanın konumunda. Bu bir bataklık… Dayak yedikçe daha çok kavga istiyor. Sahadan çekilemiyor. Fakat gittikçe de daha kötü yenilgilere doğru koşuyor. Hem de kendi eliyle sürüklendiği bir kısırdöngü çerçevesinde oluyor tüm bunlar.
Putin’in en büyük sorunu savaşa gönderecek insan bulamamak. Önce Rusya Federasyonu içindeki Rus olmayan halkları, sonra Kadirov’un profesyonel katillerini sahaya sürdü. Suriye’den Esad yanlısı militanları bile taşıdı. Yetmedi seferberlik ilan etti. Bunun sonucu da kaçabilen tüm Rusların ülkeyi terk etmesi oldu. Eski SSCB ülkelerinin vatandaşlarına, Rus Ordusu’nda savaşa katılmak karşılığında vatandaşlık bile teklif edildi. Yine sonuç vermedi.
Şimdi gelen haberlere göre ise Putin, eski Afganistan ordusunun komandolarının peşine düşmüş. Bunlar Taliban’ın iktidara gelişiyle ülkeyi terk eden eski Afgan askerleri. Zamanında ABD ve diğer NATO ülkelerinin ordularınca eğitilmişler. Taliban karşısında ise direnmeden kaçmışlar! Bunlardan İran’a sığınanlar, şimdi Putin’in aylık 1500 dolar maaşla paralı asker olarak Ukrayna’da savaşmak teklifiyle karşı karşıya. İran’ın faşist mollalarının da bu konuda ısrarı muhtemeldir. Bu projenin taşeronu da tanıdık: Rus savaş suçu işleme şirketi Wagner! İşin en garip yanı ise Rusya’nın, NATO’nun eğittiği (!) ama savaşmadan kendi ülkelerini Taliban’a bırakacak tıynetteki bu “komandolara” muhtaç kalması. Putin anlaşılan hakikaten darda…
Rusya’nın daralmasının bir diğer göstergesi de ABD ile yaptığı ve Wall Street Journal tarafından “deşifre edilen” gizli görüşmeler. Bu temaslarda Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile Putin’in Dış Politika Danışmanı Nikolay Patruşev’in hazır bulunduğunu yazdılar. Bu “deşifre” olayından sonra ABD tarafında pek ses çıkmadı. Rusya’da ise önce Peskov konu hakkında yorum yapamayacağını söyledi. Fakat daha sonra Mariya Zaharova görüşme olduğunu doğruladı. Yalnız bunun “noktasal temaslardan ibaret” olduğunu açıkladı.
Anlaşılan, olan şu: Rusya, tüm kabadayılıklarına rağmen zoru görüp ABD ile gizli temas talep etmiş. ABD de tamam demiş. Fakat bir taraftan da Rusya’nın düştüğü zor durumu ilan etmek için bir hamle daha yapmış. Görüşmeleri WSJ’ye servis etmiş. Görüşmelerin içeriği hakkında pek bir bilgi yok ortada. Ama Rusya’nın artık alışılan nükleer tehditlerini savurmak için ABD ile görüşme talep etmediği de tahmin edilebilir. Muhtemeldir ki Putin “onurlu” bir çekilmenin peşinde. Onursuz bir saldırganlığın ardından bu nasıl olacaksa artık…
Ve köşeye sıkışan Rusya’ya bir tokat da Montrö’den geldi. 2 Şubat’tan beri Karadeniz’e çıkıp Ukrayna’ya saldırmak için bekleyen iki Rus Savaş gemisi, Boğazlar’ı geçemeyip geri dönüyor. Füze kruvazörü Varyag ile destroyer Amiral Tributs Rus Pasifik filosunun gemileri. Yani ta Vladivostok’tan kalkıp buraya kadar gelmişler. Ve neredeyse bir yıl sonra geri dönmek zorunda kaldılar. Dönecekleri mesafe de öyle yakın bir yol değil. İsteyenler haritada Vladivostok’un yerini bulabilir. İpucu: Kuzey Kore’nin birazcık daha kuzeyinde…
Diğer taraftan belki de bu uzun yol, “Z” ve “V” damgalı gemiler ve mürettebatları için daha hayırlı bir seçenek olabilir. Ne de olsa Karadeniz’e çıksalardı akıbetleri Moskva gibi olabilirdi. Büyük ihtimalle ucuz kurtuldular. Şükretseler yeridir.
Hatırlanacak olursa bu durum, Rus savaş gemileri için bir ilk değil. Savaşın ilk döneminde de Akdeniz filosundan üç Rus gemisine izin verilmemişti. Şimdi Türkiye’nin savaşın dışında kalmasından memnun kalan herkes yatıp kalkıp Montrö’ye ve onun mimarlarına şükretmeli. Montö, Türkiye’yi her şeyden önce Rusya’nın kirli işgaline ortak olmaktan ve savaşa bir şekilde bulaşmaktan korudu. Tabii bu arada, Montrö’nün Rusya’ya karşı savaşacak NATO gemilerine engel olacağını sanan Avrasyacı askeri strateji uzmanlarına (!) da bir selam göndereyim. Daha en başta Montrö’nün Rusya’yı engelleyeceğini yazmıştım. (Bkz. “Rusçular sevinmesin: Montrö’nün uygulanması Rusya’yı bitirir” başlıklı ve 2 Mart 2022 tarihli yazım…)
Peki, iş AKP’nin dengesiz “denge” politikalarına kalsa ne olurdu? Düşünmek bile istemiyorum…
Türkiye, elinde hâlâ var olan her olumlu şey gibi Montrö ve Lozan gibi temel sigortaları da Kemalizm’e ve Cumhuriyet’e borçlu. Bunu hiçbirimiz unutmamalıyız. Ülkemiz Atatürk ve arkadaşlarının yüzü suyu hürmetine ayakta…