Selahattin Demirtaş gündemi bitmek bilmiyor. Daha doğrusu Selahattin Demirtaş’ın, AKP ile birlikte kol kola yürüdükleri o eski güzel günlere dönüş özlemi bitmek bilmiyor.
Son bir aydır Selahattin Demirtaş’ın AKP’ye yeni “açılım” teklifleri sunduğu, “barış adamı” olarak parlatılmaya çalışıldığı bir süreç yaşıyoruz.
Demirtaş, AKP’ye yaltaklanmak için Kürt oylarını AKP’ye pazarlamaktan bile çekinmedi. Geçtiğimiz günlerde Türk Solu’nun yeni sayısında Ali Özsoy’un yazdığı “Bay Demirtaş, AKP yandaşlığına devam ediyor” başlıklı yazıda altı çizildiği gibi Selahattin Demirtaş, cezaevinden AKP’nin iktidar olabilmesi için Kürt oyu avına çıkmıştı.
Selahattin Demirtaş’ın bugün AKP’ye yalvarmak için yeni bir fırsatı daha değerlendirdiği basına yansıdı.
Nasıl mı?
Bugün görülen Kobane davasında yargılanan Selahattin Demirtaş, çözüm sürecinde yapılanların suç gibi gösterildiğini dile getirip “Eğer yaptıklarımız suç ise suç ortağımız AKP’dir. Erdoğan neden sanık sandalyesinde yok? Biz yargılanıyorsak AKP’liler de yargılanmalı” demiş.
Bu, bir taraftan AKP ile PKK arasındaki ortaklığın ve o zamanki adıyla BDP’nin de bu ittifaka aracılık ettiğinin bizzat Demirtaş’ın ağzından itiraf edilmesi demek.
Diğer taraftan ise Demirtaş’ın Saray’dan beklentisi karşılanmadıkça ne kadar aciz ve pespaye bir duruma düştüğünün göstergesi. Daha önce de “Dolmabahçe’de konuşulanları kamuoyuna açıklarız” diyerek Saray’ın kendilerine ihsanda bulunmalarını istemişlerdi.
Her ne kadar Demirtaş’ın sözleri tehdit gibi algılansa da tehditten ziyade AKP’ye ve Erdoğan’a yalvarma noktasına geldikleri açıkça görülüyor. Her şeye rağmen Demirtaş’ın hala Saray’dan medet umması, AKP’ye yalvarma çabaları falan Demirtaş’ın sadece siyaseten değil, ahlaken de ne kadar düştüğünün bir göstergesi.
Demirtaş’ın kendisi de biliyor ki, günde bin defa da aynı şeyi söylese yargının AKP’yi falan yargılayacağı yok. Ama bu mesele gündemde kalmaya devam ederse belki Saray kapısından kendileri için sus payı olarak küçük bir ihsan koparabilirler.
AKP adamı içeri tıkmış o hala mektuplarla, yalvarmalarla AKP’ye yaltaklanma peşinde. Bunun için temsil ettiğini söylediği sözde Kürt halkının oylarını bile pazarlık konusu yapmaktan çekinmiyor. Birileri de hala bu adamı “halk önderi”, “muhalif lider” ambalajıyla pazarlamaya çalışıyor.
Demirtaş belki zamanında kendini AKP’ye satmasaydı, bugün belki birileri hâlâ bu ambalaja kanabilirdi ama artık çok geç. Demirtaş bir kere kendini AKP’ye sattı, AKP de Demirtaş’ı kullandıktan sonra hapse attı. Şimdi istediği kadar yalvarsın, AKP, daha doğrusu Erdoğan, onu attığı yerden bir daha alıp kullanmayacak.
Demirtaş, atıldığı yerde satıldığıyla kalacak. Ama merak etmesin, iktidar değiştiğinde istediği olacak, Erdoğan da kendisiyle birlikte yargılanacak.