1. Tarihi gerçek: 2005 yılında Armijo’nun deniz tabanı çalışmasından sonra MAM Başkanlığı ve sözcüsü olarak bu çalışmanın sonucunu Naci Görür yayınladığında, Marmara’da 1912’de Tekirdağ Çukuru, Silivri Çukuru ve Ereğli Sırtı 60 kilometre olarak kesilmiştir ve burada risk yoktur. Bu fay 1766’da kırılan fayın 1912’de kırılmasıdır.
2. 1999 Depremi’nden önce Marmara’da Çınarcık Çukuru, güney kenar fayı, Yalova’dan çukur boylu boyunca 60 kilometre kırılmıştır. Bu durumda da Doğu Marmara’daki 170 kilometre fayın 60 kilometresi kırılmıştır. Ortada kırılmayan yalnızca 50 kilometrelik bir fay kalmıştır. Bu da 7’nin altında deprem yapar.
Stres bölgesini analiz ettiğimizde, Armijo’nun orijinal haritasına dikkatli bakıldığında, Silivri Çukuru’nun başlangıcıyla Büyük Çekmece açıklarına gelmeden sonlanan bir fay vardır. Daha sonra Büyük Çekmece çukurunun Marmara Denizi’ne devam eden kesiminde bir boşluk vardır. Ondan sonra Büyük Çekmece ile Küçük Çekmece arasındaki Orta Marmara Sırtı denilen kesim vardır. Fay bu kesimden Florya’ya kadar uzanan bir alanda, yanal atımlı bir faydır.
Diğer taraftan Büyük Çekmece ile Yeşilköy arasında Ada Fayı normal fay olarak çalışmaktadır ve Yeşilköy’den güneye doğru normal bir faydır. 1894’te stresini boşaltmıştır, stres yoktur. Bu durumda, Florya ile Büyük Çekmece arasında kalan yaklaşık 10 kilometre uzunluğunda yanal atımlı bir faydır. Buna ilaveten, Kumburgaz Çukuru’na fayı ilave edersek, 40 kilometrelik bir fay yapmaktadır. Fakat Yeşilköy ile Silivri arasındaki 50 kilometrelik alanı bütün gibi kabul ettiğimizde bu 7’lik deprem söylenebilir.
Ancak, Armijo haritasında, Orta Sırt’ı kesen 10 kilometrelik fay ile aradaki boşluktan sonra Kumburgaz Çukuru’ndan Silivri’ye kadar giden bir fay söz konusudur. Bunun toplamı 50 kilometreyi bulmaz. Alan olarak Yeşilköy ile Silivri arası 50 kilometredir.
3. Orta Sırt’taki fayın yanal atımlı bir fay olduğunu öne sürmek için bir veri yoktur. Gerçekten, yanal atımlı fay, Ereğli Sırtı’nı kesen fay hattı 8 kilometre atım yapmıştır. Ereğli Sırtı-Marmara Adası bloğundan 8 kilometre batıya atılmıştır. Bu anlamda, burası gerçekten kabuğu kesen yanal atımlı bir fay sistemidir.
Bu kesimdeki fayın yırtılma derinliği 20-25 kilometredir ancak Kumburgaz Çukuru’ndaki fayın yırtılma derinliği 10 kilometreden daha sığdır. Bu durumda, 50 kilometrelik bir fay Kumburgaz Çukuru’nda 6,5’un altında bir deprem yapabilir. Tekirdağ, Marmara açıkları ve Ereğli’de ise 7’lik bir deprem yapar çünkü 20×50=1000 kilometrekarelik bir düzeyi yırtar.
Bu kabuk derinliğini çalışan Yamamoto ve diğerleri gösteriyor ki, Ereğli Sırtı’nı kesen Marmara Adası önündeki fay hattı ile Kumburgaz Çukuru’ndaki fay hattının hiçbir genetik ilişkisi yoktur. Biri 25 kilometreye giden kabuğu kesen fayken diğeri sığ bir faydır.
GPS çalışmalarıyla 1999 Depremi’nden çok önceden beri Kızıldeniz’den Rodos’a kadar bütün hareketi inceleyen Robert Reilinger, Marmara’ya özel olarak odaklandıktan sonra Orta Marmara için yaptığı GPS kayıtlarında burada bir deformasyonun olmadığı, yanal atımlı bir fay sisteminin bulunmadığını söylemiştir.
Yamamoto ve diğerlerinin Marmara açıklarındaki fay hattını kesen Ereğli Sırtı’ndaki fayın 1912’den creep yaptığı, yıllık 20 milimetrelik hareketin 10 milimetresi akmakta ve yılda yalnızca 10 milimetresi kitlenmektedir. Bu creep sürecinde buradaki deprem potansiyeli böylece yarı yarıya düşmüştür.
Marmara’da risk taşıyan fay hattında Kumburgaz Çukuru’ndaki fay, 26 Eylül’deki kırılma sonucu ters fay olarak kırılmıştır. Ve yanal atımlı fay sistemiyle ilgisi yoktur. Bu fay Orta Sırt dediğimiz Avcılar karşısındaki fayla birleşerek 50 kilometrelik bir fay asla oluşturmaz. Avcılar karşısındaki fay da bir yarım hilal çizen Adalar Fayı’nın bir devamıdır. Adalar Fayı da bugün aktif olmayan bir faydır.
26 Eylül 1999 Depremi’nden sonra “Bu fay büyük depremi tetikler mi?” sorusundan sonra “Bu fayda 6,5’luk deprem olma ihtimali %1-2’dir” demiştir. Yapılan simülasyonlarda bu fayı 70 kilometre kırıp 7,2’lik deprem yapacağı söylemi yetmeyince, ilave olarak 60 kilometrelik Adalar Fayı’nı da kırarak 7,6’lık deprem yapacağı söylemi gerçeklerden kopuktur.
BBC simülasyonunda Yeşilköy, Kumburgaz ve Adalar Fayı’nı ve oradan körfeze giden 4 parçalık fayı tek bir seferde kırmakta ve 7,1’lik deprem oluşturmaktadır. O faylar gerçekten birlikte kırılsa, 7,1’lik deprem merkezi üs de yapabilir. Ancak doğu-batı yönünde giden Körfez fayı, bu simülasyonda kuzeye 45 derece eğimle giden Kuzey Anadolu Fayı ve bu fayın çarpıtılarak doğu-batı gidişli Adalar Fayı’na eklenen Yeşilköy ve Kumburgaz fayının oluşturduğu sistem, Yeşilköy’de başlayan bir kırılmayla bir ucu Silivri Çukuru’nda bir ucu körfezde kırılmaya gitmektedir. Buradaki çelişki de şudur: Yeşilköy Fayı ile Kumburgaz Çukuru arasında 10 kilometrelik bir boşluk vardır. Bu bir depremde ilerleyen bir kırılmayla kırılamaz. İki yerdeki 45 derecelik dönmeler, biri Yeşilköy’de, diğeri Tuzla önlerinde, kırılarak ilerlemesi de mümkün değildir.
17 Ağustos’ta kırılan fayın sigma-1 en büyük sıkıştırma yönü vektörü 45 derecedir. Güneydoğuya doğru bakmaktadır. Bu durumda, doğu-batı yönünde giden, Yalova Çukuru ve Gölcük Çukuru’nun güneyinden geçen 45 derecelik bir açıyla gelen sıkıştırma simple sheer ve yeraltında bir deprem yaratır. Buna karşılık, 45 derece kuzey batı gidişli fay hattının vektörü ile sigma-1’in açısı aynı olduğu için bu kuzey gidişli fay çalışamaz.
Doğu-batı yönünde giden Kuzey Anadolu Fayı’nı kuzeye bükmek, daha sonra Yeşilköy’den batıya bükmek gibi modeli tabiat böyle çizmez. Çünkü Adalar Fayı olarak konulan fayın Kuzey Anadolu fayıyla ilgisi yoktur, körfez açılırken gelişmiş bir faydır ve Kuzey Anadolu Fayı değildir. 17 Ağustos Depremi’ni yaratan bölgesel yeraltı sisteminde çalışmaz.
Diğer taraftan Armijo’nun 10 kilometre uzunluğundaki bir fay olan Florya ile Büyük Çekmece arasındaki fayın 60 kilometrelik bir düşey fayı çekerek, 4 kilometrelik bir çukur açarak Çınarcık Çukuru’nu geliştirebilmesi mümkün değildir. Zaten Adalar Fayı’nı 4 kilometrelik bir fayken yanal atımlı bir fay sistemi 400 yıldan beri çalışmaktadır. Bu anlamda Orta Sırt’ı kesen fayda bir atım yoktur. Bu durumda, 10 kilometrelik bir fay, 60 kilometrelik bir fayı çekemez, atımı olmayan bir fay 4 kilometrelik bir atımla çukur açamaz. Ana fayla releasing bend denilen faylar arasındaki ölçü ise ana fayın ancak dörtte biri olabilir. Oysa burada, ana fay releasing bendin altıda biridir: 60 kilometreye karşı 10 kilometre…
Kuzey Marmara’da kenar faydaki çökerler en az 10 bin yıldan beri çalışan ve açtığı çukur içinde sedimentler dolduran çökerlerdir ve bu fayların Kuzey Anadolu Fayı ile hiçbir ilgisi yoktur. Kuzey Anadolu Fayı tarzındaki yanal atımlı fay sistemi Ereğli Sırtı’nı keserek 8 kilometre atım yapmıştır. Bu atım yılda 2 santimetreden hesaplandığı zaman, 400 bin yıllık bir yaşa sahiptir. Oysa öbürlerinin yaşı 10 milyon yıla kadar gitmektedir. Kısacası, burada iki ayrı rejim vardır. Biri açılma rejimidir, oysa ki, bu yeni rejim ise yanal atımlı fay sistemidir ve bu tür bir yanal atımlı sisteminde bu açılma rejimi çalışmaz.
1766’dan beri Marmara’da deprem olmadığı ileri sürülerek 250 yılın dolduğu söylenmektedir. Oysa ki, 1766 Depremi 1912 yılında kırılan Marmara Denizi açıklarındaki fayda kırılmıştır. 1766’dan beri deprem olmadı dedikleri Orta Sırt’taki fay da aslında bu depremi oluşturacak bir fay değildir, çünkü 1766 Depremi Çınarcık Çukuru’nun güneyindeki 1894’te kırılan faydan önce kırılan faydır. 1509’dan beri Marmara’da deprem olmadı dedikleri yer İzmit Körfezi ve Çınarcık Çukuru’nda 1719’de ve 1999’da olmuştur ve bu depremlerin oluştuğu yer de 1509 Depremi’nin olduğu fay hattıdır.
Orta Sırt’ta 1766’dan beri deprem olmadığı öne sürülmektedir. Oysa ki, bu bölgede deformasyonu inceleyen Robert Reilinger, böyle bir deformasyon olmadığı ve 1766’dan stresin biriktiğine dair hiçbir jeodezik veri olmadığını yayınlamıştır.
Orta Sırt’taki bölgede Yeşilköy ile Büyük Çekmece arasındaki fay Adalar Fayı’nın devamıdır. Kumburgaz Çukuru’ndaki fay ise ters faydır. Eylül 2019’da kırılan fay açıklıkla sıkıştırma fayıdır, bölgesel yanal atım fay sisteminin etkisinde değildir. “1766’dan beri bu fayda deprem olmamıştır denmektedir,” halbuki, 1766 Depremi tarzı bir depremi Kumburgaz Çukuru oluşturmaz. 1766 Depremi hem güneyde Mudanya’yı hem de kuzeyde Trakya’yı etkileyen bir fay hattı olarak Çınarcık Çukuru-Doğu Marmara Çukuru’nun güney kenarında olan fay hattında gerçekleşmiştir. Fakat o fay da 1894’te deprem olduğu için stresini yitirmiştir.