Seçimlerin bitmesiyle birlikte HDP’liler de birbirine girdi. Daha seçim sürecinde HDP’nin kanatları altında fenomenleşen “TİP” ile HDP’liler arasında tartışmalar başlamıştı. HDP çevreleri özellikle Ahmet Şık’ı hedef alarak, “TİP”e polis partisi diye saldırıyordu. Ahmet Şık ise HDP içinde “Kürt faşistleri” olduğundan dert yanıp, sonra milyon kez falan özür diledi.
Kırılan kol yen içinde kalamıyordu çünkü kol artık çürümüştü. Kokular taşıyordu. İşin esası Ahmet de, kendisini hedef alan “Kürt faşistleri” olarak nitelendirdiği “yoldaşları” da doğruyu söylüyordu.
Seçimlerden hemen sonra ise Selahattin Demirtaş “aktif siyaseti” bıraktığını açıkladı. Tabii bu fantastik bir açıklamaydı. Cezaevinde bulunan birinin “aktif siyaset” yapabilmesi ve yine kendi tercihiyle biraz dinlenmeye karar vermesi çok garipti. Bu, Demirtaş’ın cezaevi sürecini yöneten saray istihbaratının, kendisine ne kadar geniş bir faaliyet alanı tanıdığının bir itirafıydı.
Gökçe Fırat’ın tutukluğunun ilk üç ayında kalem kâğıt bile alamadığını, sadece iki haftada bir 15 dakikalık avukat görüşüne izin verildiğini, Saray’ın cezaevi rejimi ile ilgili bilgi vermek için tekrar not edelim. Demirtaş ise maşallah (!) cezaevinde olmasına rağmen “sosyal medya” bağımlılığı yaşayan dünyadaki ilk tutuklu olabilir!
Cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde Demirtaş, Buldan ve Kandil’deki teröristlerin provokatif demeçleri, Tayyip Erdoğan’ın en büyük propaganda aracı olmuştu. Belli ki AKP ve MHP, teröristbaşı Apo’dan mektup almaktan daha etkili bir yöntem bulmuştu. Hakan Fidan’ı tebrik (!) etmek lâzım.
Eski MİT kuryesi Demirtaş da “siyasi görevini” yerine getirdiğine göre, bir müddet siyasete ve tweet atmaya ara verebilir! Tabii Hasip Kaplan ve parti içi tartışmalar buna izin verirse.
Hasip Kaplan daha önce “HDP’nin başına Türk geçiremezsiniz” diye bir açıklama yapmıştı. Kimileri bu açıklamanın hedefi Sırrı Süreyya Önder demişti. Kürt şovenizminin samimi sözcüsü bu sefer daha farklı ve can alıcı bir noktadan Sırrı’yı hedef aldı. Birinci tweeti daha önce Gökçe Fırat’ın ifşa ettiği bir gerçeğin altını çiziyordu. Tweeti imla ve anlatım bozukluklarına dokunmadan aynen aktarıyoruz:
“Benim 1 Hukukçu Olarak Anlamadığım 1 Şey var,2023 İstanbul Newrozun’da S.Demirtaş ile S.S.Önder aynı gün İstanbul’da konuştular, Aynı Avukatlar Aynı Zamanda itiraz ettiler SSÖnder AYM kararı ile Tahliye oldu,S.Demirtaş Kararı Onaylandı.Biri Bana Açıklayabilirmi? Çifte Standartı.!”
Gökçe Fırat’ın “Sırrı Süreyya Demirtaş’ı Nasıl Mahkum Ettirdi” başlıklı 1 Haziran 2022 tarihli yazısından kısa bir özet yaparsak, Sırrı, Demirtaş ile birlikte yargılandığı davada, AKP’li önemli isimleri kurtarmak için provokasyonlara girişmiş, 2013 İstanbul Nevruz’unda dönemin vali, içişleri bakanı, MİT görevlileri ve başbakanı hakkındaki suç duyurusunun gündeme gelmemesi için kepazelik derecesinde bir şov sergilemişti. Bu sayede aynı dava, aynı suçlama ve aynı deliller ile yargılanmasına rağmen Demirtaş tutuklu kalmış, Sırrı ise AYM kararıyla, kısa sürede dışarı salınmış, sonra da Cengiz Çandar gibi MİT kuryeliği kontenjanından yine Meclis’e kapağı atmıştı. (Diğer MİT kuryesi Hasan Cemal’in önünü ise HDP’lilerin polislikle itham ettikleri Ahmet Şık kesmişti. Bürokratik kargaşa!!!)
Hasip Kaplan Sırrı’yı bu sefer “Türklükten” değil doğrudan MİT’çilikten vuruyordu. Gelen tepkiler üzerine Hasip Kaplan geri adım atmadı ve Sırrı’nın adını vermese de doğrudan mesleki sıfatını vurguladı:
“Mit ile görüşen HDP kuryesi kim..!”
Bu paylaşımlar üzerine, Önder ve Demirtaş taraftarları da Kaplan’a karşı saldırıya geçti. HDP’deki karşıt kanadın iddialarına göre Hasip Kaplan, Avrupa’ya yıllar önce göçen Süryanilerin “yakılan köyleriniz için AİHM’den tazminat zengini yapayım sizi” vaadiyle vekaletlerini kapmış, sonra da mallarına mülklerine “çökmüştü.”
Kaplan ile ilgili iddiaları bilemiyoruz. Neden olmasın deyip geçiyoruz. Ancak Sırrı ve Selo’nun kim olduğunu 80 milyon biliyor.
Bunlar AKP ile PKK ittifak halindeyken MİT kuryesiydi. Doğu Perinçek örneğinden de hepimiz biliyoruz ki; boyundan büyük işe kalkışan “elemanlar” kendilerini bazen hapiste buluverirler. Ancak orada da görevleri bitmez. Mahkemelerde de ağlaşıp dururlar.
Bu yüzden Demirtaş ve Önder’i savunanların argümanları adeta itiraf gibiydi. Kaplan sadece Önder’i hedef almıştı. Ancak Sırrı ile mesai arkadaşı olmaları dolayısıyla Demirtaş da ifşa edilmişti.
Aslında bu iki isim, tahliye olmak için verdikleri pek siyasi (!) savunmalarında MİT ile çalıştıklarını zaten itiraf etmişlerdi. Sırrı mahkemede, 2014 yılında Hakan Fidan’ın kendisini haberci olarak kullanarak Selahattin’e liderlik teklif ettiğini açıklamıştı. Amaç neydi? Kendisini kurtarmak mı yoksa Selahattin’i ifşa etmek mi?
Bu konu gündeme gelince Demirtaş, Halk TV’ye yazılı mülakat vermek zorunda kalmıştı! https://halktv.com.tr/siyaset/demirtas-acik-acik-anlatti-ocalanin-yerine-gecme-teklifini-kim-getirdi-705826h
Kendisine MİT tarafından Öcalan yerine PKK liderliği teklif edildiğini ancak kabul etmediğini iddia etmişti. PKK’nın kuruluş sürecinde MİT’in oynadığı rolü, MİT’in Öcalan’ı nasıl koruduğunu ve güçlendirdiğini Uğur Mumcu yıllar önce yazdı. Demirtaş’a MİT’in bu kadar büyük güven duygusuyla yaklaşması, Demirtaş’ın MİT kuryeliği yaparken ne kadar başarılı olduğunun bir göstergesi olsa gerek!
Demirtaş aynı röportajda “cezaevine girdikten sonra devlet görevlisiyle görüşmedim” diyor! Kahkahalarla okudum bu itirafı. Dışarıdayken gördüğü ilgiden mahrum kalmış. Tipik bir mahkemeye düşmüş muhbir zavallılığı!
MİT ile işbirliği, Apo’dan miras değişmez bir PKK-HDP geleneğidir. PKK’nın kuruluşunda MİT’in oynadığı rolü reddetmeyen teröristbaşı, “MİT beni kullanmak istedi, ben onları kullandım” diye süreci kendince açıklamıştı.
PKK ve HDP taraftarları ise “başkan Apo devrimci diplomasi yapmış” gibi kepaze bir açıklamayla bu işbirliğini açıklar. Bu “devrimci diplomasi” çerçevesinde MİT’in görevlendirdiği Apocular, 80 öncesi güneydoğuda yüzlerce devrimciyi katletti. Ne de olsa güneydoğuda ülkücü yoktu. Gladyonun da bir şekilde sosyalistleri katletmesi gerekiyordu.
Yani Hasip Kaplan’ın aşırı gecikmiş “MİT’çilik” suçlaması Kürt şovenistleri içinde bir yankı bulmayacaktır.
Peki, ya HDP ve YSP’ye oy vermiş ve kendini “solcu” veya “yeşil” olarak nitelendiren kişiler?
Düşünün bir kere… Eşbaşkanlarından biri dünyanın en büyük uyuşturucu baronlarından birinin karısı, diğeri ise MİT kuryesi olan bir partiye oy veriyorsunuz. TBMM’deki yeni Grup Başkanvekiliniz ise yine aynı parti üyeleri tarafından MİT’çilik ile suçlanıyor. Ve siz bu partiyi savunmayı veya bunlara oy vermeyi “solculuk” sanıyorsunuz. Buradaki cahillik ve bilinçsizlik düzeyi hakikaten AKP seçmeninkiyle yarışır. Kendilerine “entel dantel” diyen Tayyip’in bile kullanabildiği tipte “aydınlar”!
Nihayet Hasip Kaplan konuyla ilgili son bir tweet attı ve konuyu kendince bağladı:
“Herkes Çözüm gerçeği Nedir Açıklasın,Yeter..!”
Hasip Kaplan merak etmesin. Er ya da geç Türk milleti AKP’den hesap soracak. AKP’li yetkililer, “Çözüm Süreci” adı altında PKK ile birlikte yürüttükleri terör açılımının da hesabını verecek.
Belli ki bugün yalandan “yargılanacaksın” diye naralar atan pek çok HDP’li eleman da, AKP’li yetkililer ile birlikte yargılanacak o süreçte.
HDP’li “elemanlar” lütfen ifşalara devam. AKP ile ilgili olan kısımlara odaklanın biraz da. Nasılsa seçim bitti… Saraya seçimi kazandırdınız. Biraz da gerçekleri konuşun.