Seçimlerin ardından beklediği sonucu alamayan partiler içerisindeki özeleştiri ve değişim çabaları hızla sürüyor.
CHP içerisindeki tartışmaları hepimiz dikkatle izliyoruz. CHP dışında ciddi bir değişim içerisinde olduğu görülen bir parti daha var: Yeşil ve Sol parti olarak seçimlere giren HDP.
HDP/Yeşil Sol, 14 Mayıs seçimlerinde beklediği oyu alamadı, hatta oy oranını düşürdü. Seçimlere Yeşil ve Sol Parti olarak giren HDP, bir önceki seçimler olan 2018 seçimlerinde aldığı yüzde 11,70 oranındaki oyu, 14 Mayıs seçimlerinde yüzde 2,88 oranında düşürerek yüzde 8,82 oranında oy aldı.
HDP oylarındaki düşüşü, Türk Solu’nun 29 Mayıs 2023 tarihli 640. sayısında yayımlanan “‘Kürt oyları’ efsanesi çöktü!” başlıklı yazımda ayrıntılı olarak değerlendirdim.
Seçimlerden sonra HDP içerisinde ciddi bir özeleştiri ve kurultay süreci başladı. Kurultayın sadece HDP ile sınırlı olmayacağı, Yeşil ve Sol Parti’nin de kurultaya gideceği, basına yansıyan haberler arasında.
HDP açısından süreç oldukça sıkıntılı. Ne de olsa bir terör örgütüne hesap veriyorlar. O nedenle de bu “özeleştiri” sürecini oldukça ciddi bir şekilde yapıyorlar. HDP’liler özeleştiriyi PKK’ya karşı veriyor, halka karşı değil. O yüzden bu özeleştiri sürecinin demokrasiyle veya değişime can atmalarıyla falan alakası yok.
Bu anlamda Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ın kurultayda yeniden aday olmamasının parti içi demokrasiyle ya da bu iki ismin demokrat tavırlarıyla değil, PKK korkusuyla ilgisi var. Seçim sonuçları HDP için tam anlamıyla bir hezimet. Ayrıca yapılacak kurultayda sadece eş genel başkanların değil, tüm parti yönetiminin değişeceğine dair basına yansıyan haberler de mevcut.
Parti içinde dönen tartışmalardan biri de “Esas taban olan Kürtlerle bağların azaltılması”ydı. Son seçimlerde Cumhurbaşkanı adayı çıkarılmamasının tabanla parti arasındaki bağı zayıflattığı ve tabanın motivasyonunu düşürdüğü değerlendiriliyor. Bu nedenle 2024 Yerel Seçimlerinde, tam da AKP’ye yarayacak şekilde, büyükşehirlerde aday çıkarılması eğiliminin güçlendiği görülüyor.
Bunun yanı sıra HDP ile birlikte Yeşil ve Sol Parti’nin de kurultaya gideceği kuvvetle muhtemel. Hatta yapılacak kongrede partinin isminin değiştirilmesi bile gündemde. Gerekçesi ise şu: “Kürtlerin daha kolay benimseyebileceği ve bağ kurabileceği” bir isme yönelinmesi.
Oysaki HDP’nin kapatılması davası sürecinde yeni mücadele alanının Yeşil Sol olduğu vurgulanırken, kurulan partiye de Yeşil ve Sol Parti ismi verilmişti. Ancak Avrupa tarzı yeşil sol siyasetin Türkiye ve Kürtler gerçekliğinde bir karşılığı olmadığını çabuk gördüler.
Demek ki, HDP’lilere göre Kürtler yeşil siyaseti de sol siyaseti de benimseyemez ve bağ kuramazlarmış. Bunu biz deseydik ne ırkçılığımız kalırdı ne faşistliğimiz. Ama HDP söyleyince “özeleştiri süreci”, “değişim talebi” oluyor.
HDP, yıllardır Kürtçü siyasetle solu birleştirmeye çalışmıştı. Ancak gelinen noktada, özellikle TİP’in de devreye girmesiyle, HDP ile sol arasında kurulan zorlama ittifak bozulmuş görünüyor. HDP’nin oy kaybının en büyük sebeplerinden biri de bu. Türk solu ve CHP tabanı, baraj geçsin diye HDP’ye ödünç verdikleri oyları geri aldılar ve HDP de gerçek oy oranını görmüş oldu.
Yani aslında HDP’lilerin yeşil ve sol itirafı, malumun ilanından başka bir şey değil. Kürtler yeşil de değil, sol da değil. Tıpkı HDP’nin veya daha önce kurdukları partilerin sol partiler olmaması gibi. Bölücü hareket sol, bölücü hareketin tabanı da solcu olamaz!