AKP ve ortağı MHP’nin birlikte hazırladığı “sansür yasası” olarak bilinen “dezenformasyon yasası” sonunda Meclis’e geldi. Aylardır beklenen yasa teklifi, komisyondan geçmiş durumda. Ama TBMM Genel Kurulu’nda oylanması gecikiyor. Gelen kulis haberlerine göre bu kez gecikme, doğrudan AKP içindeki itirazlardan kaynaklanıyor.
Yasa teklifini imzalamayanların başında ise üst düzey bir AKP’li var: Grup Başkan Vekili Mahir Ünal. Millî Gazete’den Muhammed Vefa konuyu haberleştirdi. Böylece, yasanın TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesinin önceki günkü (22 Haziran) ertelenmesinin arka planı anlaşıldı.
Kulislerden sızanlara göre bazı AKP’liler; “internet ve sosyal medya düzenlemesi diye başladık, iş basın yasasını düzenlemeye dönüştü” diye şikâyet ediyormuş. Ama görünen o ki itiraz sadece usul ile ilgili rahatsızlıktan ibaret değil. Esas rahatsızlık, yasa teklifinin 29. maddesi. Bu madde, “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” başlığını taşıyor. Bu tanımın kapsamına giren eylemlerin faillerini de hapisle cezalandırıyor. İlgili madde şöyle:
“Halk arasında, endişe, korku veya panik yaratma saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bilgiyi kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimsenin 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması…”
Yasa teklifindeki ifadeler alabildiğine muğlâk. Görünen o ki, belirsizlik bilerek yaratılmış. Böylece iktidarın keyfine göre “esnekçe” uygulanabilecek! Mesela iktidarın resmî görüşüne uymayan bir bilginin yazılmasının “endişe, korku ve panik yaratmak amacı” güttüğünü hangi kriter belirleyecek? “Kamu barışını bozmaya elverişliliğin” kıstası ne? Yazının ya da haberin bu tanımlara uyduğu nasıl saptanacak? Kim saptayacak? Nasıl karar verilecek?
Bunların hepsi şimdilik sır!
Sır olmayansa; tüm bu düzenlemelerin tartışmasız bir şekilde seçim hazırlığı olduğu. Bunu en baştan bilelim.
Gerçekten de bu yasa çıkarsa herkes yazıp çizerken bir kez daha düşünmek zorunda kalacak. Ki bu da otosansürden başka bir şey değil. Yani sansürün en beter türü…
Böyle bir yasaya, insanların suskunluğuna iktidarın seçime giderken her sahada ihtiyacı olacağı kesin. Ama sadece bu da değil. Emin olun. Asıl ihtiyaç seçim günü ve akşamı olacak. Yani sadece iktidar için kötü giden anketleri değil kötü çıkan sonuçları da susturmak mesele.
Böylesi bir “yasayla” susturma operasyonuna AKP faşizmi içinden bile tepki geliyor. AKP’nin ortağı MHP ise tüm milletvekilleriyle tam kadro teklife imzayı basmış durumda. Hatta MHP imzalamakla da kalmıyor. Yasanın değişikliğe uğramadan, bu haliyle geçmesi için de tüm gücüyle ısrar ediyor.
MHP’nin sansür yasası için AKP’yi de aşan bu gayretini acaba neyle açıklasak? Faşizmi aşan bir ultra-faşizm eğilimi mi? Elbette. Ama yalnızca bu değil.
Konu ilk gündeme geldiğinde Türk Solu’nda yazmıştım. 23 Şubat 2022 tarihli yazımın başlığı şuydu: “AKP’nin sosyal medyayı sansür planı: ‘Ya tam susturacağız, ya kan kusturacağız’ ”. Başlıktaki slogan, MHP’nin 80 öncesi günlerinden. Ben de şöyle demiştim:
“Nihayetinde, AKP ortağı MHP’nin sandığından çıkardığı bir sloganla sosyal medya kanununa yaklaşıyor.”
Şimdi, aradan dört ay geçtikten sonra o sandığı açan sanki bizzat MHP’nin kendisi gibi duruyor.
MHP’deki bu “susturma” gayretinin arkasında sizce ne olabilir? Sakın MHP için AKP’den bile kötü giden aşağı doğru iniş ve bunun seçmen anketlerine yansıması olmasın? Sonuçta ne kadar çuvallarsanız çuvallayın, bunun duyulmasını, yazılıp çizilmesini engellerseniz sorun olmaz. Değil mi?
Ama hatırlatmam gerek:
“Mızrak çuvala sığmaz” da güzel bir atasözümüzdür…