Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, yeni eğitim ve öğretim yılında okullarda uygulanacak yeni bir tedbirden bahsetti. Okullara cep telefonu yasağı geliyor.
Öğrenciler cep telefonlarını derse girmeden teslim edecek, çok zaruri bir durum olmadıkça gün boyunca cep telefonu kapalı muhafazada tutulacak. Öğretmenlere bir zorunluluk yok. Ama onlara da öğrencilere örnek olması açısından tavsiye ediliyormuş.
Türk eğitim sistemi, AKP’nin yapboz tahtasına döndüğü için her yıl yepyeni ve bambaşka kararlar alınmasını artık kanıksamış durumdayız.
Cep telefonu yasağı, görünürde olumlu. Dikkat eksikliği, odaklanamama, dersin düzeninin bozulması gibi birçok gerekçe sunulabilir. Ayrıca okul çağında kullanım kültürünün gelişmemesi sonucu cep telefonları okul içinde rahatsızlığa da sebep olabilir. Velhasıl, her şey olabilir.
Ama muhtemelen velilerden de alkış alacak bu masum yasak, gerçekten gerekli ve doğru mu?
Adı üstünde, eğitim ve öğretimden bahsetmiyor muyuz? Artık hayatın her alanında vazgeçemeyeceğimiz bir parçamız haline gelen bu akıllı telefonların doğru kullanımına dair bir eğitim programı neden yok? Millî Eğitim Bakanlığı’nın şimdiye kadar buna dair bir çabası neden olmadı?
Türkiye’de cep telefonlarının geçmişi 30 yılı buluyor. 30 yıl boyunca bunun adabı, kültürü, sosyal kodları gelişti, serpildi, yazılı ve sözlü kuralları oluştu. Yani aileler ne kadar bilinçsiz olursa olsun okuldaki çocuğu cep telefonu konusunda disipline etmek ve doğruya yönlendirmek mümkün.
Bu aslında değerler eğitiminde ana başlık olabilecek bir konu.
Fakat tam da bu “değerler eğitimi” bahsi açılırken akla bambaşka bir şey geliyor. Söz konusu AKP olduğunda beynimiz zehirli sürüngeninki gibi çalışmalı ve en fesat ihtimalleri düşünebilmeliyiz.
Farkında mısınız? Cep telefonu yasağı, “değerler eğitimi” adı altında Diyanet’le yapılan işbirliği protokolü ile aynı anda geliyor.
Okullar gerçek öğretmene açken Millî Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı protokolle binlerce imam, müezzin, Kuran kursu hocası, derslere katılıp çocuklara güya “değerler eğitimi” verecek. Bu konuyu, haziran ayında ele almıştık. Burada doğrudan Türk çocuğunu ve Türk ailesini hedef alan şeriatçı bir kumpas var!
Devletin temel eğitim-öğretim tekeline dokunmaması gereken, pedagojiden nasiplenmemiş imam, vaiz ve hocaların sınıflarda suç işleyeceği gün gibi ortada.
Saçma sapan konuşabilirler, körpe dimağları zehirleyebilirler, çocukları travmatize edebilirler. İstismar ve kötü muamele olacaktır. Hatta aileler ve çocuklar beyin yıkama sonucu birbirine de düşürülebilir.
İşte cep telefonu yasağı, en başta bu hususta anlam kazanıyor.
Bir düşünün. Bugüne kadar okullarda, yurt ve yatakhanelerde, Kuran kurslarında ve izbe tarikat köşelerinde istismarların ortaya çıkışını neye borçluyuz?
İşe yarayan bir güvenlik kamerası yoksa çocuklardan birinin cep telefonu kamerasına!
Bu vakitten sonra öğrencinin cep telefonunu yasaklamak, askere palaska ve botu yasaklamaktan farksız.
AKP’nin Millî Eğitim Bakanı’na güvenmiyorum. Bu yasağın masum olduğunu da sanmıyorum.