Okuyucu, başlıkta “Reis”in kim olduğunu hemen çıkaracaktır, ancak “Piro”nun kim olduğunu başta anlamayacaktır. “Piro”,Kılıçdaroğlu’na takılan bir lakap.“Piro” ateş demek. Aleviliği “alev”den gelen bir isim olarak gören anlayışın bir ürünü. Aleviliği ateşe bağlayan, antik bir kökeni olduğunu vurgulayan, hatta Hıristiyanlık öncesi Anadolu inanışlarına kadar götüren bir anlayış da vardır. Örneğin Erdoğan Çınar, “Aleviliğin Gizli Tarihi” isimli çalışmasında Aleviliğin antik dönemden geldiğini ve “Alevi” isminin “Alev”den geldiğini öne sürer. Burada, daha sonra Avrupa’nın Türkiye’de bir Alevi ulusu yaratmak için “Ali’siz Alevilik” anlayışının ortaya çıkardığı bir kavramdır “piro”. Aslında şu tartışmaya verilen bir yanıttır “piro” deyimi: Alevilik “alev”den mi gelir “Ali”den mi…
Halbuki Aleviliğin kökeni Horasan’dır. Hz. Ali’nin torunlarından Zeyd’in Emevilere isyanı sonrası, Orta Asya’ya gelerek İslam’ı Karahanlılarda yayıp bir muhalefet grubu oluşturan, yani Hz. Ali’nin torunlarından gelen bir İslam söz konusu olmuştur. Bu anlamda, Orta Asya’daki Türk “Alper Tunga” kavramı şuraya dayanılır: Alp, aslan demektir. Alevi inanışında, bilindiği gibi, Hz. Ali, “Allah’ın Aslanı” olarak kabul edilir. Hz. Ali’nin torunu Zeyd’in izinden gelen bu Orta Asya/Horasan Türkmen Alevileri, İlhanlılar’ın bölgeye gelmesiyle birlikte Anadolu’ya kadar ulaşmış, Sivas/Divriği ve Çemişgezek çevresine yerleşmiştir. Anadolu Aleviliğinin tarihsel kökeni budur, Kılıçdaroğlu için “Piro” lakabını kullananların iddia ettiği gibi antik ateşe tapar Zerdüştler değil…
Tabii, Orta Asya’dan gelen bu ilk Alevi Türkmen toplumlar, o dönem kendilerini “Alevi” olarak değil “Kızılbaş” olarak isimlendiriyordu. Savaşta taktıkları kızıl başlıklardan ötürü…
Anadolu Aleviliğini, daha doğrusu Anadolu Kızılbaşlığını tanımlarken Orta Asya’daki tarihsel ve etnik kökeninden kopartılmasının asıl nedeni, yeni bir Alevi ulusu yaratma çabasıdır. Bu anlamda, Aleviliğini herkes bilir ve takdir ederken, Kılıçdaroğlu seçime 15 gün kala Aleviliğini vurgulayarak bir meydan okuma gerçekleştirmiş, bu da, özellikle Orta Anadolu’da Alevilerle antagonistik bir çelişki içinde bulunan Sünnilerde karşılığını bulmuş ve Sünnilerin bu “piro” kavramına karşı çıkmasına neden olmuştur. Bu masum bir söylem değil, Sünnilerin Alevi kavramına karşı çıkışını getirmiştir.
Deprem bölgesinde Erdoğan’a %70 oy çıkmasını anlayamayanlar karşı çıkmaktadır. Bu noktada, Samandağ, Arsuz ve Antakya’da CHP öne çıkarken, Kırıkhan, Hassa, İslahiye, Nurdağı, karşı tarafta Kilis, Reyhanlı bölgesinde Erdoğan depreme rağmen %70 oy almıştır. Kuzeyde Elbistan’da “Piro”ya oy çıkarken Maraş ve Malatya “Reis”e oy vermiştir. Pazarcık’ta “Piro”ya oy giderken Adıyaman’da Erdoğan kazanmıştır.
Etnik ve dinsel kimlikleri analiz etmeden politik davranışları anlamak mümkün değildir.
“Piro” yaklaşımında Türkiye’de %10 kadar HDP’nin oyu varken, HDP’nin oylarını yüceltip diğer tüm oylara karşı tavır alarak yapılan tercihte, “Piro” yanında HDP ile işbirliği ortaya çıkınca, arada zor durumda kalan Türk milliyetçilerinin yer aldığı İyi Parti’den insanlar uzaklaşmış, %20’lere ulaşan İyi Parti oyu %10’a kadar inmiştir. Üstelik bu %10’un tamamı “Piro”ya oy vermemiş, bir kısmı Sinan Oğan’a kaymıştır.
İyi Parti’den %15, HDP’den %12 ve CHP’nin kendi %25’i toplandığı zaman %52 ile seçimi alacağını hesaplayan bütün anketler aslında “cebir”i yapamamıştır. Aritmetikle siyaset açıklanmaz. Artı ve eksi kutuplar söz konusudur. HDP’den gelen oy bloksa da İyi Parti’nin oyu azalacaktır. Nitekim böyle olmuş ve İyi Parti’den MHP ve Sinan Oğan’a oy gitmiştir. Altılı Masa’nın İyi Parti dışındaki bileşenleriyle birlikte, 5 partinin listesi olarak seçime giren CHP ise, Baykal döneminin %25’ine bir oy bile ekleyememiştir. Böylece “Piro”ya %52 bekleyenler %45’le karşılaşınca şoka girmiştir.
Tüm bu ekonomik kriz ve çalkantılara karşın, “Reis”in oyunu koruması, anlaşılması zor bir olgu değildir. Türkiye’deki milliyetçi modernleşme Türk ve Sünni ağırlığını esas alırken Kürt ve Sünni etnisini de yanına almıştır. Türk-Sünni ve Kürt-Sünni birlikteliği Türkiye Cumhuriyeti’nde“Ne mutlu Türk’üm diyene” anlayışında toparlanan “Türk” kimliğinin temelini oluşturmuştur. Yıllarca baskı altında kalan Aleviler, modernist milli projede kimliklerini alarak Hz. Ali’nin yanında Atatürk’ün de resmini cem evlerine koymuştur. Son dönemde, “Piro”nun ortaya çıkardığı Alevilik anlayışı, Türk milleti, Kürt milleti ve bunun yanında bir Alevi milleti olarak bölme projesi tutmamıştır. Hatta bunun yanına bir Karadeniz Pontus kimliği de eklemeye çalışmıştır.
Bunun tutmamasının en tipik örneği, AKP+MHP oylarının %45’lere, Erbakan’ın oyuyla birlikte 50’ye, yani AKP’nin eski yüksek oy oranlarına ulaşmaktadır. Bu aslında “Piro” ile HDP işbirliğinin Anadolu’da karşı taraftaki zıddını bloklaştırmasının ürünüdür.
Radikal demokrasi kavramıyla Ernesto Laclau ve Chantal Mouffe artık sosyalist strateji olarak hiyerarşik sol bir örgütlenme, devrimci bir örgütlenme değil; eşteşlerin yan yana dizildiği, hiyerarşik olmayan gökkuşağı modeli savunularak radikal demokrasi kavramı getirilmiştir. Türkiye’deki “Sol”da ise ABD ile işbirliği halindeki PYD/PKK’nın kutsandığı bir anlayış gelişmiştir. Bu boyutuyla solculuk adına Amerika’nın yeni tezi olan “radikal demokrasi” Türkiye’de sol çevrelerde kendini bulmuştur. Bu anlamda, Yeşil Sol Parti, HDP gibi gruplar da ideolojik birlikteliği oluşturmuştur. Avrupa’nın öne sürdüğü “Ali’siz Alevilik” yeni bir kargaşa oluşturmuş ve seçimin kaybedilmesinin temelini oluşturmuştur.
AKP’nin HÜDA PAR ile Güneydoğu’da egemenliği sağlamak için yaptığı anlaşma, HDP’nin güneydoğudaki oy tabanını kaybettirmiştir. Özellikle, Sünni Kürtlerin “Piro’nun önderliğinden koparak “Reis”in önderliğine doğru, Sünni Türk-Sünni Kürt ittifakında bütünleşmiştir.
Dağılmakta olan AKP içindeki İç Anadolu’nun Türk milliyetçiliği grupları, İyi Parti’ye değil MHP’ye kaymıştır. AKP’nin oyu %35’e düşmüşken blok oy yine %50’lerde kalmıştır.
Bir tarafta aritmetik düşünceyle cebirsel gerçek kavranamamıştır. Kılıçdaroğlu’nun“Piro” olmakta inat etmesi, Karadeniz’de ve İslamcı Kürtler açısından büyük oy kaybına neden olmuştur.
Sinan Oğan olgusu ise, modern Türk milliyetçiliği kavramını bütünleştirici olarak alma noktasında İyi Parti’den uzaklaşan milliyetçilerin Sinan Oğan’a gitmesine neden olmuştur. “Piro” söylemi CHP içindeki Atatürkçüleri de Muharrem İnce’ye yöneltmiş, İnce adaylıktan çekilince de bu kesimler Oğan’a kaymıştır. Böylece Kılıçdaroğlu’nun %55 olması gereken oyu %45’e kadar inmiştir.
Böylece “Piro”nun antik ateşi, halkı aydınlatmamış, tarihin ilerleyen akışını geri çevirmiş, kendisini ve tüm CHP’yi, hatta Millet İttifakı’nın İyi Parti bütün bileşenlerini; sadece Türkleri değil, Kürtleri, hatta tüm Anadolu ve Mezopotamya coğrafyasını ateşe atmıştır.