Mamay Mirza, Altın Ordu devlet yapısının dışında kalan, konar göçer kabilelerin (Kıpçak, Kuman) oluşturduğu kabileler federasyonunun temsilcisidir. Kırım, Kafkasya ve Balkanlar’a egemen olan bir etnik kimliğin askeri operasyonudur, savaş makinesidir ama devlet aygıtı değildir.
Altın Ordu ve Hıristiyan Altın Ordu diyebileceğimiz Moskova Hanlığı, doğal olarak dünya ticaretinin en önemli coğrafi merkezi olan Kırım ve kuzeyindeki bozkırın Tuna’dan Aral Denizi’ne kadar uzanan bu coğrafyanın tarihsel ticaret yolunun geçtiği bölge olması sebebiyle, bu bölgedeki nomadik kabilelerin federasyonu ile oluşturulmuş bir yapıdır. Altın Ordu ve Moskova Hanlığı ise özellikle Çin’den gelen bürokrasinin oluşturduğu bir yapıdır.
Bu iki yapı arasındaki mücadele ve çelişkiyi önceki yazılarımda ele almıştım. Dimitriy Donska ile savaşından sonra Mamay Mirza’nın üzerine Altın Ordu Hanı olan Toktamış yürümüştür. Kırım’a çekilen Mamay Mirza’ya Çerkezler ve Cenevizliler de yardım etmektedir. O dönem Kırım’a hâkim olduğu için dünya ticaretinde önemli bir pay tutan Mamay Mirza, Altın Ordu ve Hıristiyan Altın Ordu (Moskova) ile savaşından sonra güç kaybedince bizzat Cenevizliler tarafından öldürülmüştür. Bunun üzerine Mamay Mirza’nın oğulları Harkov civarında Mansurlar Beyliği’ni kurmuştur. Mansur’un oğulları İskender, onun oğulları İvan İskender ismini alarak Ortodoks Tatarların atalarını oluşturmuştur. Hıristiyanlaşan Nogaylar Kozaklara dönüşmüştür.
Mamay Mirza’nın öldürülmesiyle birlikte Kırım’da egemenlik Cenevizlilerin eline geçmiştir. Prigojin ile Mamay Mirza arasındaki benzerlik ve ilişkiye baktığımızda, Mamay Mirza Karadeniz’den İtalya’ya giden bir ticaret yolunu kontrol etmekteydi. Prigojin ise, Sahra Altı Afrika’da, Atlantikten Hint Okyanusu’na kadar uzanan bir bölgede egemen olma noktasındadır. Bu kısmen Rusya’nın hesabınadır ama esas olarak bu bölgedeki elmas ve altın madenlerini kontrol eden oligarklar sistemine dönüşmüştür. Prigojin, aynen Mamay Mirza gibi devletten maaş almamakta, tersine kontrolleri altındaki bölgedeki ticareti elinde tutmakta ve buradan kazandığı birikimle kendi ordusunu güçlendirmektedir.
Afrika’daki çatışmalar görünürde Nijer’de Fransa’ya bağlı güçlerle Rusya’nın Prigojin’i arasındadır. Afrika’nın batı kesiminde Fransızlar egemenken, doğu kesiminde (Tanzanya, Zenzibar, vs.) İngilizler egemendir. Ancak günümüzde bütün bu bölgelerde yatırımlar Çin tarafından yapılmakta, tüm madenlere ve doğal kaynaklara Çinli işletmeciler egemen olmaktadır. Buna karşılık askeri güç olarak ise Rusya burada egemendir. Rusya ekonomik yatırımlar yapmasa bile ekonomik yatırımların kontrolünü tutmaktadır.
Böylece Çin ile Rusya’nın çatışmasını görmektedir. İngiliz ve Fransız sömürgecilerin bu bölgedeki egemenliğinin sönümlendiği yerde Çin’in ekonomik yatırımlarla, Rusya’nın ise Prigojin’in askeri güçleriyle bölgeye geldiği görülmektedir. Burada Çin ile Rusya arasında bir çıkar birliği değil, aksine çıkarlar arasında bir çatışma söz konusudur.
Eski yıllara geldiğimiz zaman, MPLA (Angola Kurtuluş hareketinin) ile UNITA yani Çin’in birebir yönettiği grubun çatışması Angola’da yıllarca sürmüştür ve mücadele Portekiz emperyalizmine karşı değil Çinci güçlerle Sovyetçi güçler arasındaki mücadele şeklinde cereyan etmiştir. Bu çatışmalar Türkiye’ye bile yansımıştır. Maocu gruplar UNITA’yı, Sovyetçi güçler ise MLPA’yı desteklemiştir. Bu iki grup Portekiz’le savaşmak yerine birbiriyle çatışmıştır çünkü Portekiz sönümlenen güçtür.
Mozambik’te de benzer bir durum yaşanmıştır. Ancak bu ülkede İngilizlerin çok kuvvetli olması nedeniyle Moacu gruplarla Sovyetçi güçler arasında bir çatışma doğmamıştır.
Bugün Fransa ve İngiltere de benzer şekilde bu bölgede sönümlenen güçtür. Mücadele bu yüzden Çin ile Rusya arasında sürmektedir.
Bu anlamda, Prigojin’in ve arkadaşlarının bir uçakta öldürülmesi, ilk bakışta, düz bir mantıkla, “ihanet affedilmez” cümlesi öne çıkartılarak Putin’in üzerine yıkılmaktadır. Ama asıl önemli olan Rusya’nın askeri gücüyle Çin’in ekonomik yatırımları arasındaki çelişkidir. Bu boyutuyla Çin’in Afrika’daki en önemli rakibi Prigojin ve Wagner’dir. Dolayısıyla, Prigojin’in ölümünden en çok faydalanacak olan Putin değil Çin’dir.
Körfezde İran ve ardından Suudi Arabistan üzerinde Çin’in egemenliğinin artması Çin ile Rusya arasında bir çelişki oluşturmuştur. Afrika’da iki ülke arasındaki çatışma da gittikçe şiddetlenmektedir.
Putin’in yasaklar nedeniyle BRICS toplantısına gidememesi, bu bölgelerde Çin’in gücünü artırmaktadır. Afrika’daki gücü Prigojin’in devreden çıkartılması ise bu bölgede Rusya’nın askeri varlığına büyük darbe indirecektir. Putin’in Prigojin’i cezalandırması aslında Putin’in bindiği dalı kesmesi anlamına gelmektedir.
Prigojin’in öldürülmesi, Putin’in aldığı bir intikam değil, aksine Putin’den alınan bir intikamdır.
Türkiye’deki Putincilerin Prigojin olayına başlangıçtan beri bakışları birinci aşamada ilk yürüyüşün emperyalizmin ajanları olarak yapıldığı ileri sürülmekte, daha sonra bu tezin yanlışlığı ortaya çıkınca, Prigojin’in yine de mutlaka cezalandırılacağı tezi ileri sürüldü. Son dönemde ise, Prigojin’in ölümüne en çok Putin’in üzüldüğü, gözyaşlarına boğulduğu, Putin’in özel ordusu olan Prigojin’i öldürmeyeceği savunmaları bizim tezimizi güçlendirmektedir. Demek ki Prigojin’in ölümünden sorumlu olan Putin değil başka bir güçtür.
Prigojin’in karşı çıktığı Yerasimov ve Şogu’nun halen görevde kalması, Prigojin’in devreden çıkarıldığını göstermektedir. Ancak bur cezalandırmaya gidilmemiştir çünkü özellikle Afrika’da Wagner’in ciddi bir gücü bulunmaktadır. Buralardan vazgeçmeden Prigojin’in devreden çıkarılması gerekiyordu. Nitekim Putin tam da bunu yapmıştır. Wagner’in gücü Kırım civarından çıkartılmış ancak Afrika’daki gücünden faydalanılmaya devam edilmiştir.
Aslında Putin açısından bir taşla üç kuş vurulmuştur.
Birinci kuş: Wagner sayesinde küresel mücadelede Çin’in yayılımının önünde yer almak.
İkinci kuş: Rus devleti içindeki kendi aralarında çatışan güçlerin sınırlandırılması
Üçüncü kuş: Prigojin’in Ukrayna civarında kurmayı planladığı yerel/özerk yapının önüne geçilmesi.
Prigojin’in ölümünün ardından, Rusya, küresel mücadelede Çin emperyalizminin yayılımına karşı Wagner silahlı güçlerinden mahrum kalacağı için gerileme durumuna gelecektir. Bu durumda ABD ile uzlaşma Rusya açısından kaçınılmaz bir yol haline gelmiştir. Ukrayna’daki barış söylemleri ve yeni barış elçileriyle Rusya-Ukrayna barış görüşmelerinin devam ettirileceği söylentileri önümüzdeki dönemde Çin’e karşı bir ABD-Rusya uzlaşmasını göstermektedir.