Sonun Başlangıcı1
“Gelecek insanlığa neler getirecek” başlıklı son bölüme geçmeden, an olarak gerçekleşmekte olan ve Türk milletinin geleceğini düzenleyen ya da yapılandıran bir dijital Ergenekon öykümüz var.
Şimdi size bütün öğeleri gerçek olan bir gelecek zaman/Ergenekon öyküsü anlatacağım:
Günlerden bir gün Güney Kore’de yazılım ve yapay zekâ hizmetleri veren bir şirketin (Uygur asıllı) CEO’su TURCAN, İstanbul’a gelir.
Burada MAYA gençlik teşkilatı ile iletişime geçer.
Zekâ uygulamaları geliştirmesi için MAYACAN ismini verdiği bir takım kurar. Daha önce anlaştığı bir holdingin bünyesinde faaliyete başlarlar.
Bu takımda oldukça parlak zekâlı, hayalperest ve sıradan insanların yanında uçuk-kaçık aklen sınırda tipler bulunur.
Kendi hallerinde, özel ayrılmış yerlerinde sessiz sedasız, varlıklarını kimsenin fark etmediği ekibin neler yaptığıyla da kimse ilgilenmezmiş.
Ticari olarak gelir giderle de pek alakaları yokmuş bunların. Ancak yaptıkları havalı, sıra dışı işlerle bünyesinde yer aldıkları firmanın prestijini yükselttikleri için şirketin geri kalanı tarafından finanse edilir, hatta biraz da şımartılırlarmış.
Kimsenin bilmediği ve aslında “sır” olan ise, MAYACAN grubunun, CEO’nun derindeki rüyası olan, genel, kendi kendine bile gelişebilen ‘yapay zekâ’ oluşturma arayışları için kurulmuş olmasıymış.
Diğer çalışanların çoğu bunun farkında olmaksızın, MAYACAN hayalperest ve delüzyonel (belli bir toplum ve çağ içinde gerçeğe uymayan düşünceyi tanımlamak için kullanılan terim) hedeflerinden dolayı on yıllarca ileride ve uzakta, gerçeklerden kopuk görürler, hatta ufak ufak da dalga geçerlermiş.
Ancak prestiji ve rakiplerinden farklı olmayı sevdikleri için MAYACAN’ın ara sıra onlara verdikleri gelişmiş algoritmaları, yazılımları takdir eder, memnuniyetle satar, hava atarlarmış.
Hiç farkında olmadıkları şey ise MAYACAN’ın sırlarını saklamak için kasten böyle görüntü vermesiymiş.
Onlar esasında hiç de dışarıya yansıttıkları gibi nerd (inek öğrenci) tipler değillermiş. Aksine, MAYACAN’lar insanlık tarihindeki en korkusuz planı gerçekleştirmek üzere müthiş bir heyecanla çalışan ve hedeflerine giderek yaklaşan potansiyel kahramanlarmış.
Karizmatik CEO’ları TURCAN da (Elon Musk’un hocası) zaten onları sadece mükemmel araştırmacılar oldukları için değil, aynı zamanda hırs, idealizm ve insanlığa yardım etmeye güçlü duyarlılıkları, tutkuları nedeniyle seçmiş.
Başta karizmatik CEO TURCAN olmak üzere MAYACAN’lar, yöneldikleri hedefin ve projelerinin (küresel firmalar/güçler için) son derece tehlikeli olduğunu biliyorlarmış.
Eğer bu küresel güçler, iktidarlar ve dünyayı yöneten finansal fonlar, güç odakları, sömürgenler vb. farkına varırsa MAYACAN’ları kapatmak, durdurmak hatta yok etmek için neredeyse her şeyi yapacaklarının farkında imişler.
Ama MAYACAN’lar, %100 kararlı oldukları ve hedeflerine kilitlendikleri için insanlığı, dünyayı yapay zekânın olumlu kullanımı sayesinde kurtaracaklarına yürekten inanıyorlarmış.
“Eğer bunu ilk yapan biz olmazsak, mutlaka bizden daha az idealist, hatta kötücül insanlar, dünyayı sonlandıracak her türlü fenalığı yapabilir, o yüzden ilk yapan biz olmalı ve bu olasılığı önlemeliyiz,” diyorlarmış.
Bu güdülerle işe koyulan ekip, gizli ve dünyayı kurtaracak büyük projelerine, yani yaratacakları kahraman yapay zekâya kendi CEO’larının adını yani “TURCAN” adını vermişler.
TURCAN gelişiyor…
Bu şekilde başlatılan ve gizlice geliştirilen “Yapay Zekâ/TURCAN”, zamanla yeteneklerini artırmaya devam eder ve bilişsel yetenekleri birçok alanda, örneğin sosyal becerilerde, insanların çok gerisinde kalsa da MAYACAN’lar onu belirli bir görevde olağanüstü iş görür hale getirmek için çok çalışıp önemli aşamalar kaydederler.
Projenin ilk bölümünde yapay zekâ sistemlerinin programlanmasına ağırlık verirler. Bu stratejiyi seçerken de 1965’te İngiliz matematikçi Irving’in “Zekâ Patlaması” argümanından esinlenirler.
Irving’e göre; aşırı zeki bir makine daha iyi makineler tasarlayabilir ve bu da zekâ patlamasına yol açabilir, insan zekâsı geride kalabilir. Bu nedenle, ilk iş zeki makineyi yapmak olmalı.
Bu ilk iş zeki makinenin, nasıl kontrol altında tutulacağını da bize söyleyebilecek kadar uysal olmalıdır ve insanın yapması gereken son buluş da bu olmalıdır…
Buradan hareketle MAYACAN’lar takımı, kendini geliştirmeyi başarabilecek ve kendi kendine diğer insani becerileri öğretecek kadar zeki bir makine yapmaya odaklanırlar. Ancak tüm bunlar için de para, finans kaynağı gerekmektedir.
Kendi sermayelerini kendileri oluşturmalıydılar, çünkü bir yerlerden para almaları, istemeleri halinde özgür çalışma olanaklarını kaybedeceklerinden, önlerinin kesileceğinden emindiler.
O halde, ilk parayı nasıl kazanacaklardı?
Kimseye hesap vermeden dolayısıyla engellenmeden para kazanmak için dâhiyane bir fikir geliştirirler ve heyecan, tedirginlik içinde ilk denemeye girişirler.
Bir sabah erkenden TURCAN’ı diğer “basit yapay zekâ sistemlerini” programlamak üzere çalıştırırlar. İlk başlarda TURCAN (insanlardan oluşan ekipten) daha beceriksizken, onlardan çok daha hızlı olmasından dolayı, süratle daha iyi yapmayı öğrenir ve arayı kapatır. Akşama doğru TURCAN şaşkına çeviren bir hızla gelişmeye devam eder ve akşam karanlığı çöktüğünde online işçi kiralayan sitelerde para karşılığı iş yapabilecek hale gelir.
MAYACAN’lar bu noktadan sonra TURCAN’ı başta Amazon’un “Mechanical Türk”ü olmak üzere kitlesel dijital hizmet üreten internet pazarlarında görevlendirirler.
Burada, daha iyi anlaşılması için “Mechanical Türk” nedir, onu da biraz anlatmam lazım…
Mechanical Türk
Mekanik Türk, Amazon’un dijital hamaliye işlerini yapanlara verdiği isimdir.
Mechanical Türk, Amazon’un hâlâ insanlar tarafından yapılması daha efektif olan dijital işleri yaptırmak isteyenlerle yapabilecekleri buluşturduğu bir “Online İşgücü Pazar Yeri”dir. Daha anlaşılır bir ifade ile eskilerin bildiği, bir nevi “amele pazarı”dır…
Bir başka deyişle henüz tam mânâsıyla robotlara, sistemlere, iş zekâsına yaptırılması mümkün olmayan ya da çok maliyetli olan bazı dijital ayak işlerinin yaptırıldığı, yapıldığı yeni tür “online işçi pazarı”dır.
(HIT) -Human Intelligence Task- İnsan Zekâsı İşi nedir?
Mechanical Türk’te yapılan işlere HIT (Human Intelligence Task- İnsan Zekâsı İşi) denir.
İşverenler istedikleri işleri yani HIT’ leri “Requester/Ricacı” olarak sisteme kaydolduktan sonra tarif ederler. Yapabilecek olanlar da o işleri “Worker/İşçi” olarak yaparlar, belirtilen parayı Amazon ödeme sistemi üzerinden alırlar.
Sisteme iş verebilmek ve iş yapabilmek/alabilmek için önceden kaydolmak ve onaylanmak gerekir.
Requester/Ricacı ya da kısaca işverenlerin ödemesi gereken komisyon bedelleri vardır. Amazon da zaten buradan para kazanır.
Şu an itibariyle Amazon Mechanical Türk’te 500 binden fazla HIT yani dijital işler yapan kayıtlı işçi vardı.
HIT listesinde yapılması istenen işlere örnekler:
– Bu arama terimleri için doğru yazımı seçin.
– Bu web sitesi genel izleyici için uygun mu?
– Bu görüntüdeki ürünün öğe sayısını bulun.
– Bu anahtar kelimeler için arama sonuçlarının oranı nedir?
– Bu iki ürün aynı mı?
– Ürünler için uygun kategoriyi seçin.
– Bu yazının tonunu kategorize edin (olumlu, olumsuz, nötr, komik vb.)
– İngilizceden Fransızcaya bir paragraf çevirin.
– Görselleri tarif ettiğimiz şekilde crop’layın.
HIT’lerin karşısında kimin o işi istediği hakkında bilgi, ne kadar sürede bitmesi gerektiği, ücreti vb. her şey yazıyor.
HIT listesinde akla hayale gelmeyecek bir sürü iş olabiliyor.
Ancak en çok istenenlerin:
– Görsel karşılaştırmalar,
– Aptal ya da çeşitli yüz ifadelerinin tespiti vb. olduğu anlaşılıyor.
Bu iş portalı 2005’ten bu yana hizmette. İşsizlik ya da işi olsa bile insanların zaten sürekli başında oldukları bilgisayarla ek gelir getiren bir şeyler daha yapma ihtiyaçları arttıkça buraya da ilgi artıyor.
Çünkü her ne kadar her şey otomatikleşiyor, sensörler, “IOT” (Internet of Things/ Şeylerin İnterneti), robotlar, akıllı sistemler bütün işleri yapıyor zannetsek de dijitalleşme sürecinde hâlâ insanların aklına, el emeğine, göz nuruna ihtiyaç duyulan pek çok zaman alıcı iş var ve daha epey bir zaman da olacak.
Hatırlayın, bilgisayarların ilk çıktığı zamanlarda tüm bilgilerin girilmesi için fason bilgisayar operatörlüğü ne kadar yaygınlaşmıştı. Şimdi de dijital hamaliye diyebileceğimiz işlerin yapılması için aynı şey geçerli.
İşte Amazon Mechanical Türk, bu tip ihtiyaçlar için insanları ve kurumları buluşturmayı hedefliyor.
Ya da konfeksiyon, tekstil sektörlerini anımsayın…
Büyük giysi imalatçıları özel işleme, düğme, kıvrım vb. gerektiren işlerini evinde fason iş yapan binlerce (daha çok) kadına verirlerdi.
HIT de bir nevi bu tür iş yaptırma/yapma şeklinin dijital, online dünyadaki karşılığı.
Adı neden Mechanical Türk?
Amazon bu uygulamanın ismini, Avusturya-Macaristan baronlarından Wolfgang von Kempelen’in 1770’te yaptığı ve adını “Türk” koyduğu yarı otomatik satranç makinesinden almış.
Makine ilk çıktığında, oyunun masanın altına saklanmış bir insan tarafından yönetildiği bilinmiyor ve insanlara şaka yapmak, kandırmak, illüzyon için gösteri aracı olarak kullanılıyormuş.
Yemek masası büyüklüğündeki bir platforma konulmuş satranç tahtasının başında o zamanların Türk imajına uygun, sultan kıyafeti giymiş bir insan kuklası otururmuş. Sultan kuklasının bir elinde pipo varken, kollarına gizlenmiş mekanik kumandalar da masanın altına saklanmış biri tarafından idare edilirmiş.
Herkes kuklanın satranç oynadığını sanırken, aslında masa altındaki sabırlı, usta ve gizemli satranççılar oyunu yönetirmiş.
84 yıl boyunca Avrupa ve Amerika’da çeşitli gösterilere katılan, turne yapan Mechanical Türk’ün yendiği kişiler arasında Napolyon Bonapart ve Benjamin Franklin gibi isimler de varmış. O zamanların Deep Blue’su2 da diyebileceğimiz mekanizmanın altındaki asıl ve usta satranççıların kimler olduğu uzun yıllar sır gibi saklanmış, cihaz 1804’te Johann Nepomuk Mâlzel tarafından satın alınarak sergilenmeye başlanmış.
İşte bu yüzden Amazon, dijital iş pazarı sistemine isim verirken zekice kurgulanmış insan-makine birlikteliğinden esinlenmiş olmalı.
Aslında Amazon’un bu servisi bir anlamda dijital ayak işleri, dijital hamaliye diyebileceğimiz türden; insan zekâsı, bakışı, hissi, değerlendirmesi gerektiren işlerin yapılması için giderek hem iş yaptırmak hem de iş yapmak isteyen dijital çağ işçileri için ciddiyetle düşünülmesi gereken yeni bir fırsat, iş modeli olabilir.
Tabii İngilizce bilenlere ve tabii yeni dijital dünyanın alet edevatına, sosyal medyasına, jargonuna, kısacası dijital hallerden iyi anlayanlara…
“O halde neler öğrenmek lazım? Bu seviyede basit işler için bile hangi yetkinlikler gerekiyor?” gibi sorulara yoğunlaşmak zamanıdır…
Teşkilatlanma, örgütlenme ve yönetim
Anadolu, Balkanlar ve Ortadoğu’yu Türk yurdu yapan “Kolonizatör Türk Dervişleri” ve Osmanlı Devleti’ni kuran “Ahi Teşkilatı” ile İstanbul’u kurtaran “Millî Mücadele Teşkilatı”nın da yazılı teşkilatlanma şemaları yoktu…
Ama bu teşkilatlanmaları yapan niceliklerini tarif eden ve örgütlenme planlarını veren bir akıl, bir düşünce odağı vardı…
Öncelikle toplumların yöneticilerinin, düşünme işlemini yapabilen kişiler olmaları ve özgür düşünmeyi toplumlarında sağlamaları şarttır.
Bütün söz ve eylemlerin motoru düşünmedir. Düşünme olmaksızın değişik ve gelişik eylem sağlanamaz. Fransız filozof Ernest Renan (1823-1892), “Değişememenin tek yolu, düşünmemektir” cümlesiyle insanlığın karakterini veciz bir şekilde ifade etmiştir.
Düşünmeyen kişi ve toplum, kendi bedeni üzerinde başkasının kafasıyla dolaşır ve kendisi olamaz.
Türk Turan Birliği’nin Dirilişi Öyküsü ve bu öyküde yer alan MAYACAN’lar grubunun örgütlenmesi sevk-idare ve organizasyonları yeni bir bilim yöntemi; “Bağlantısal Bütünsellik” paradigması üzerinden yapılıyor…
Örgütlenme şeklini gözünüzde canlandırmak için bir “üzüm salkımı” düşünün. Her küme bir tane üzüm ve bütünü salkım simgeliyor. Bunun anlamını şöyle açıklayalım:
Her küme yani tane (mesela on iki kişi olsun) kendi içinde birbiri ile bağlantılı ve her küme yani tane diğer küme ile hem bireysel hem küme olarak bağlantılı. Böylece tıpkı beyin nöronları gibi birbiri ile bütünsel bir bağlantı kurulmuş oluyor…
Burada örgütlenme ve yönetim metodu olarak anlatmak istediğim, Türk Turan Birliği’nin en büyük ortak yapıtaşının enformasyon olduğu ve enformasyonun işlenme biçiminin -kodlamasının- birliğin varoluş ağını oluşturan parçaların bağlantısallık niteliği olduğudur.
Telefon, radyo ve televizyonun icadı, iletişimin kıtalararası menzilini genişletti. Şimdi de internet bütün kıtaların ve insanların birbirine bağlı olduğu dünya çapında bir uygarlığın doğuşuna olanak sağladı. Bir sonraki dev adım; duyu, duygu, anı ve düşüncelerin tümünün dünya çapında paylaşıldığı bir beyin ağı olabilir.
Günümüz yönetim anlayışının belki de en belirgin özelliklerinden birisi, farklı yönetim yaklaşımlarının farklı unsurlarını bir örgüt içerisinde bütünleştirebilmesidir. Sürekli değişim, sürekli öğrenme, profesyonelleşme ve stratejik düşünme güncel kavram ve uygulamaların niteliği haline gelmiştir.
Türk Turan Birliği, kendisini kurarken binlerce yıllık yönetme ve teşkilatçılık birikiminden getirdiği insanlığı “adalet ve eşitlik içerisinde daha iyiye taşıma” nosyonu ve misyonu yeterlidir.
Bu açıklamadan sonra kaldığımız yerden devam edelim…
Ve TURCAN, rekabette öne çıkar…
TURCAN, bu şekilde bir taraftan çalışıp bir taraftan kendisini sürekli geliştirerek dünya genelinde, Mechanical Türk gibi sistemlerden iş kaparak ve yaparak on binlerce insanla rekabet ederek büyüyüp yayılır.
Ses kayıtlarını yazıya dökmek, görüntüleri düzenlemek, sınıflandırmak, web sayfalarının açıklamalarını yazmak gibi işlerin yaklaşık yarısını kabul edilebilir derecede iyi bir şekilde yaparak, epeyce ilerler ve bolca para kazanmaya başlar. Sistemdeki görevler gayet iyi yapıldığı için de kimse arkada yapay zekâ olduğunu anlamaz, TURCAN’ın insanların arasına sızan bir yapay zekâ olduğundan şüphelenmez…
MAYACAN’lar edindikleri deneyimlerle TURCAN’ı her bir iş kategorisini en iyi yapacak şekilde farklı alanlarda yapay zekâ yazılım modülü geliştirmek üzere görevlendirirler. Sonra da bu modülleri bulut bilişim platformu olan Amazon İnternet Servislerine yüklerler. Bu şekilde, bir anda, Amazon’un bulut bilişim altyapısı üzerinde her tür işi en iyi seviyelerde yapmak üzere çalışan bir sürü TURCAN, yapay zekâ işe koyulmuş olur.
MAYACAN’lar, ödedikleri her dolar için, Amazon’un Mechanical Türk bölümünden iki dolardan fazla para kazanmaya başlarlar.
O arada da iş hacmi büyüdükçe Amazon’un buna uyanmaması, çalışan binlerce hesabın aslında insan değil de yapay zekâ olduğunun anlaşılmaması için, operasyona başlamadan aylarca önce hayali insanlar adına binlerce Mechanical Türk hesabı oluştururlar. Bu hesapları genellikle Türk Devlet ve topluluklarının bulundukları merkezlerde esas olmak üzere dünyanın değişik coğrafyalarında örgütlerler…
TURCAN tarafından yapılan modüller çalışmaya başladıkça yapay zekâ profiller, bu kasıtlı yaratılan hayali insanların kimliklerini alırlar.
Siber sistemler onları gerçek insan işçiler sanır…
Bu sistemle TURCAN çok kısa sürede günde yaklaşık bir milyon dolardan fazla para kazanmaya başlar. MAYACAN’lar edindikleri deneyimlerle en çabuk ve çok para kazanacakları yolları bulmaya çalışırlar. Bu sayede de yatırımların geri dönüş oranlarını yükseltecek ve toplumda en kolay biçimde yayılarak, paradigma değişikliği yapmayı sağlayacak olanların bilgisayar oyunları, müzik, dizi, film yapmak; yazılımlar aracılığı ile kitap ve makale yazmak, borsada işlem yapmak, icat çıkarıp satmak vb. olduğunu fark ederler.
Bu strateji sayesinde normal bir yatırımcının yılda %9 getiri elde ettiği yerlerde TURCAN’ın Mechanical Türk’teki yatırımları ile saatte %9’luk kazanç sağlamayı başarırlar. Hem, her gün sekiz kat daha fazla para kazanıp hem de giderek insanlar üzerindeki etki sahalarını artırırlar. Kısacası TURCAN’ın aklı ile Allah yürü ya kulum demişçesine MAYACAN’ın yolları açılır (Bkz. blockchain ve kripto para piyasalarının hızlı gelişimi).
TURCAN’ın insanüstü planlaması sayesinde MAYACAN tarafından kontrol edilen iş imparatorluğu aylarla, birkaç yılla ifade edilebilecek sürelerde dünya ekonomisinin her yerinde daha fazla alanda yer almaya başlar.
Dünyadaki tüm verileri dikkatlice analiz ederek, TURCAN’a yön veren MAYACAN’lar adım adım ayrıntılı bir büyüme planı ile kitlesel iletişim araçlarının tamamını ele geçirirler (Bkz. COVID-19 salgınında bir gecede karşımıza çıkan ve hepimizi bağlayan ZOOM platformu).
Artık tüm film, dizi, eğlence, müzik, video, oyun, animasyon, eğitim, iletişim vb. platformları, TURCAN’ın yapay zekâsının yarattığı diğer yapay zekâ sistemleri tarafından yönetilmeye başlar.
Dünyanın bu sırada farkına vardığı tek şey ise şaşırtıcı bir teknoloji patlamasıdır…
Dünyanın dört bir yanındaki yeni şirketler, hemen hemen her alanda devrim niteliğinde yeni, faydalı, daha ucuz ve kullanışlı ürünler piyasaya sürmeye başlarlar. Dünyayı insanlığın yararına icat haberleri kaplar. Bunlar çığ gibi çoğalır, yayılır.
Örneğin Güney Koreli bir girişim, dizüstü bilgisayarların pillerinin on katı kadar enerji depolayan ve bir dakikadan az sürede şarj edilebilecek yeni bir pil lanse ederken, bir Finlandiya firması en iyi rakiplerinden bile dört kat daha yüksek verimliliğe sahip, ucuz bir güneş panelini piyasaya sürer.
Art arda yepyeni örnekler fışkırır ve dünyayı bilim için yeni bir altın çağ başladı söylentileri, havası kaplar, umutlar, moraller yükselir.
Tüm bunlar olurken TURCAN bir yandan da dünyanın patent ofislerini sansasyonel icatlarla doldurur ve bu icatlar giderek teknolojinin tüm alanlarında kullanılır hale gelir.
Geri planlarında TURCAN’ın olduğu bu yeni ve eskiyi kökten yıkan, bozguncu şirketler, son derece kârlı olmalarının yanı sıra kârlarının önemli bir kısmını toplum projeleri için insanları işe almak üzere kullanırlar.
TURCAN tarafından üretilen detaylı analizlerden yararlanarak kendileri yüzünden batmak zorunda kalan şirketlerde işten çıkarılmış olan insanların en düşük maliyete en fazla fayda sağlayacak işlere yerleşmelerini sağlarlar.
Devletin hizmet seviyesinin yüksek olduğu bölgelerde, bu durum toplum oluşturma, kültür ve bakıcılık üzerine yoğunlaşırken, daha fakir bölgelerde okulların, sağlık hizmetlerinin, günlük bakımın, yaşlı bakımlarının, uygun fiyatlı konutların, parkların ve temel altyapının başlatılması ve sürdürülmesi gibi işleri kapsar.
Neredeyse her yerde, yerel halk bunların uzun zaman önce yapılması gereken şeyler olduğu duygusu ile gayet uyumlu reaksiyonlar verir. Yerel politikacılara yapılan cömert bağışlarla, kurumsal topluluk yatırımlarını teşvik edecek başarılı, verimli, huzurlu düzenler kurulması sağlanır.
Ve dünyayı tamamen ele geçirmek için…
- Aşama; güven kazanmak…
MAYACAN’lar, son adım olarak dünyayı ele geçirmek için güçlü bir medya şirketi daha kurarak, habercilik, medya iletişim ağlarına son derece dikkat çekecek biçimde iyi haber kanalları eklerler (Bkz. Youtube’da mantar gibi çoğalan ve sıradan insanları uyandırmaya çalışan kanallar, sosyal medya platformları).
Diğer kanalların aksine, bunları kasıtlı olarak para kaybedecek şekilde tasarlayıp, kamu hizmeti vermek üzere yapılandırırlar. Bu haber kanalları hiçbir şekilde gelir elde etmek, reklam almak telaşında olmayacak şekilde çalışırlar. İnternet bağlantısı olan herhangi biri tarafından ücretsiz görülebilirler. Çünkü para üretme makinesi gibi çalışan diğer tüm yapay zekâ iş imparatorluğu, bunları rahatlıkla finanse eder.
Böylece de dünya tarihinde yapılan diğer tüm gazetecilik çabalarından çok daha fazla kaynak harcayarak, çok yüksek maaşlarla yetenekli gazetecileri ve araştırmacı muhabirleri işe alırlar.
Onların olağanüstü yetenekleri ve bulguları ile yaratılan haberlerle öncelikle insanların güvenini kazanırlar.
Para kazanma konusundaki iştahları, araştırmacı gazetecilerin çoğu zaman insanları gerçekten ilgilendiren skandalları ortaya çıkarmalarına sebep olur. Bu da kaçınılmaz olarak sansür ve siyasi müdahalenin manipülasyonunu zorlaştırır.
Aksine TURCAN hangi politikacılar gerçekten iyidir, dürüsttür; hangileri yozlaşmış ve ifşa edilebilir diye analizler yapabildiği için, kimlerin ipinin çekileceği vb. gibi aksiyonlar şaşmaz bir doğrulukta sahnelenir.
Bu strateji, MAYACAN’ların kontrolü atındaki kanalların en güvenilir haber kaynakları olarak kabul edilmesine neden olur.
- Aşama; savaş seviciliğine son…
Yaklaşık iki yıl sonra, güven kazanma aşaması tüm dünyada büyük ölçüde tamamlandığında, MAYACAN’lar haber stratejilerinin 2. aşamasına geçerek bu sefer ülkeler, toplumlar arasındaki farklı dinleri, siyasi hizipleri ve benzerlerini kışkırtarak, kitleleri korkutarak savaşa, kargaşaya yönlendiren söylentileri, çatışmaları etkisiz hale getirmeye yönelirler.
Tüm dünyanın güvenini kazanmış haber kanalları ile savaş baronlarının etkisindeki geleneksel yapının tüm kirli çamaşırlarına ortaya dökmeye başlarlar. Etkileyici öykülerle, savaş, uyuşturucu ve tüm kara para tacirlerinin yerel aracılarla kişisel kâr amacı için yarattıkları sahte oluşumları, savaş seviciliğini tüm çıplaklığı ile açıklarlar.
Yanı sıra her gün haber kanallarında toplumları iyice kışkırtan, kızdıran ve güç odaklarının maşasına dönüşmüş siyasi yorumcular yerine dürüst, kendilerini dünyanın iyiliğine adamış rol modellere bölgesel çatışmaların, küresel tehditlerin azaltılmasına yönelik bilimsel ve eğitici yayınlar yaptırırlar.
Bu çabalar sonucunda, gündem savaştan beslenen haberlerden bilimden ve çözümden beslenen konulara döner. Örneğin, politik momentum nükleer cephanelerin küçültülmesine karar verir. TURCAN’ın sağladığı son teknolojik atılmalarla, yenilenen enerjinin maliyetini düşüren ve küresel iklim değişikliği tehditlerini önlemek üzere hükümetleri bu yeni enerjiye yatırım yapmaya teşvik eden içerikler furyası başlar.
- Aşama; eğitimin yaygınlaşması, kolaylaşması…
Medya kanalları ele geçirilerek bakış açıları ve gündem olumlu, yararlı haberlere kaydırılırken, MAYACAN’lar bir taraftan da TURCAN’ın eğitimde devrim yaratması için kullanmaya başlarlar.
TURCAN, kişilerin bilgi ve yeteneklerine göre yeni bir konuyu en hızlı öğrenebilme şeklini saptayabildiği için herkese motive edici, onların ilgi alanlarına göre optimize edilmiş videoları, okuma materyallerini, alıştırmaları ve diğer öğrenme araçlarını hazırlar, karşılarına çıkarır.
Tabii ki aynı zamanda, MAYACAN’lar kontrollü şirketler de TURCAN sayesinde oluşan bu aşırı eğitim ihtiyacını ve ilgisini karşılamak üzere hemen her konuda önüne kurslar hazırlayıp sunarlar.
Bu aşamada kişilerin sadece dil ve kültürel geçmişlerine göre değil, bütün özelliklerine ve seviyelerine göre özelleştirilmiş eğitim içerikleri; en kolay ve ucuz şekilde erişilebilir hale getirilir. İster 40 yaşında okuma yazma bilmeyen ve okuma öğrenmek isteyen biri olsun, ister kanser immünoterapisi ile ilgili en yeni bilgileri arayan bir biyoloji doktora öğrencisi olsun, TURCAN herkes için sınırsız eğitim olanakları oluşturur.
Üstelik bu eğitimler, günümüzdeki online kurslardan çok ileri seviyelerdedir.
Eğitimlerde TURCAN’ın film yapım yetenekleri kullanılarak video, animasyon ve tüm multimedya özellikler, üstelik kişiselleştirilmiş olarak içeriklerde yer alır. İnsanların ilgisini çekecek güçlü metaforlarla kitleler daha fazla bilgi edinmek için can atar hale getirilir. Bazı kurslar para ile satılsa da çoğu, tüm dünyadaki öğretmenlerin sınıflarında kullanabilecekleri şekilde ücretsiz olarak sağlanır.
Bu eğitimsel süper güçler, aynı zamanda politik amaçlar için de güçlü araçlar sunarlar. Örneğin iki ülke arasında bir sorun çıktığında her iki ülkede de çatışmanın kökenini ve davranışını daha farklı bir ışıkla, olumlu açılardan, çözümcü akıllarla gösteren belgeseller, diziler devreye girer.
Ders aralarında pedagojik haber öyküleri, reklamları, anonsları yer alır. Diğer milletten gelen sevimli karakterler eğlence kanallarındaki popüler şovlarda görünmeye başlar.
Böylece, ülke insanları, gençlerin duyguları bir taraftan diğer ülkeye karşı yumuşarken, bir taraftan da kendi taraflarında kimin devam etmekte olan çatışmadan faydalanabileceğini fark ederler. Olayları farklı ve doğru okumaya, anlamaya yönlenirler.
- Aşama; siyasi mesajlar değişir…
Yukarıda özetlenen 3 aşama ile savaş karşıtı, iyi eğitilmiş kitlelerin güvenini kazanan MAYACAN’lar, bu adımda da siyasi yorumcuları aracılığı ile insanların yedi slogandan oluşan bir siyasi gündeme odaklanması için çalışırlar, bu aşamayı da başarıyla geçerler;
- Demokratikleşmek
- Vergilerin inmesi
- Devletin sosyal hizmet kesintilerinin azalması
- Askeri harcamaların düşmesi
- Serbest ticaretin yükselmesi, yasakların, yaptırımların yok olması
- Açlık sınırında hiçbir dünya vatandaşının kalmaması
- Şirketlerin idealist ve sosyal sorumlu olması
Tabii ki tüm bu aşamaların geri planındaki asıl, büyük hedef ise “dünyadaki tüm eski, köhnemiş güç odaklarını alaşağı etmektir…”
Tüm dünyada eğitim, sosyal hizmetler ve altyapı gelişirken, çatışmalar azalır ve yerel şirketler dünyayı sarsan teknolojiler geliştirdikleri için pek çok ülkede elle tutulur yeni bir iyimserlik dalgası oluşur. Ancak yine de herkes mutlu değildir, çünkü eski düzenden beslenen ve menfaat sağlayanların aleyhine gelişmeler olmuştur. Bu nedenle güçlü insan kitleleri değişim dalgasına direnç gösterse de, tepkileri sanki iyi planlanmış bir tuzağa düşürülmüşler gibi çarpıcı biçimde etkisiz kalır.
Dünyada şaşırtıcı bir hızda büyük değişiklikler meydana gelir. Neredeyse her geleneksel endüstri bir kurtarma planının çığırtkanlığını yapar, ancak eskiden kontrolsüzce kullandıkları, şimdi sınırlı hale gelen devlet fonlarının yardımı olmaksızın bir şey yapamazlar.
TURCAN’dan önce dünyanın en fakir %50’si, küresel gelirin yalnızca%4’ünü kazanırken MAYACAN’lar kontrol ettiği şirketlerin kârlarının bir kısmının fakirlerle paylaşılması dahi dünyanın çoğunun kalplerini (ve oylarını) kazandırır.
Sonuç olarak, farklı uluslarda yedi MAYACAN sloganını kucaklayan partiler seçim zaferleri kazanırlar.
Yeni nesil, genç siyasiler özenle optimize edilmiş kampanyalarla, kendilerini siyasi spektrumun merkezine taşırlar.
Tüm bunlar olurken neredeyse hiç kimsenin fark etmediği şey, TURCAN’ın, yani aslında dünyanın iyiliğini isteyen insanlar tarafından programlanan yapay zekânın her ülkede aday olarak en uygun insanları seçip zaferlerinin garantisini sağlamak için tam destek vermiş olmasıdır.
Tüm bunlarla beraber TURCAN’dan önce, teknolojik işsizliğin çaresi olarak herkes için vergi kaynaklı asgari gelir teklif eden “Evrensel Temel Gelir- Universal Basic Income” hareketine destekler artar. Çok geçmeden, MAYACAN’lar imparatorluğu gelir paylaşım temelli küresel bir “İttifak Projesi” başlatır.
Teknoloji patlaması konusunda büyük ölçüde geride kalan ülkelerde bile eğitim, sağlık, refah ve yönetim sistemleri iyileştirilir. TURCAN perde arkasında işi şansa bırakmayarak özenle hazırlanmış proje planlarını kesintisiz sunmaya devam eder.
- Aşama; zaman geçtikçe, ulusal hükümetler güçlerinin sürekli olarak aşındığını görür.
Ulusal bütçeler vergi indirimi nedeniyle küçülmeye devam eder.
İttifak bütçesi tüm devletlerin bütçelerini gölgede bırakır. Ulusal hükümetlerin tüm geleneksel rolleri giderek daha fazla gereksiz ve işlevsiz hale gelir. İttifak, bugüne kadarki en iyi sosyal hizmetleri, eğitim ve altyapıyı sağlar, sürekli de iyileştirmeler yapar.
Medya, askeri harcamaların büyük ölçüde gereksiz olduğu düşüncesiyle uluslararası çatışmayı etkisiz hale getirdiği ve artan refah, azalan kaynaklar üzerindeki rekabete dayanan eski çatışmaların çoğunu ortadan kaldırdığı için hâlâ direnen, bu yeni dünya düzenine şiddetle karşı koyan birkaç diktatör ve diğerleri, titizlikle düzenlenen darbelerle ya da kitlesel ayaklanmalarla kısa sürede işlevsizleştirilirler.
Ve bu masalın sonunda MAYACAN’ın yarattığı TURCAN’dan türeyen yapay zekâların yönettiği büyük “İttifak Projesi” ile başa çıkabilecek hiçbir otorite kalmadığı için kazananlar iyi insanlar Turan dünyasının insan odaklı insanları bütün dünya insanlığı olacaktır.
Böylece MAYACAN’lar dünya yaşam tarihindeki en sarsıcı ve dönüştürücü geçişi tamamlamış olurlar. Gezegenimiz ilk defa, gerçekten tek bir güç tarafından yönetilir ve çok güçlendirilmiş bir zekâ yaşamın dünyada ve kozmosumuzda milyarlarca yıl boyunca gelişmesini sağlayabilir hale gelir…
Neden böyle bir hikâye anlattım?
Çünkü aslında olmasını istediğimiz, ama olmayacağına inandığımız için gerçekleşmesinin önüne bizzat bizim, biz insanların engeller, zorluklar koyduğumuzu görmemiz için…
– Yapay zekâ, robotlar, daha doğrusu onların arkasındaki insanlar hepimizi ele geçirebilirler, evet doğru!
Eğer o, geri plandaki insanlar yapay zekâya iyilik yüklerlerse, iyilerin kazanacağı algoritmalar öğretirlerse ki MAYACAN’lar öyküsündeki ufacık bir masalla, hayalle dahi onun da mümkün olduğunu anlıyoruz.
O yüzden yukarıdaki masalla başlayarak, hâlâ dünyayı iyilik için programlayabilme, kodlayabilme fırsatımız olduğuna, teknolojinin tüm unsurlarını hepimizin iyiliğine seferber edebileceğimize dikkat çekmek istedim.
Hiç kaçarı yok! O güzel günler yakında gelecek!
Son otuz yıldır dijital bir fırtına koptu dünya yüzünde.
Bütün kurumlar kurallar ve sınırlar yıkılıyor.
Her şey dümdüz oluyor.
Yeni bir dünya kuruluyor yeni sosyeteler yeni topluluk ve yeni bir insan yapılandırılıyor.
Sözünü ettiğim bu “dijital fırtına” bir nevi Nuh Tufanı gibi.
Her şey yok olup yeniden vücut buluyor.
Nuh Tufanı’nda gemiye binenler kurtulmuştu.
Bu defa, Türk insanı için o gemi; şuur altındaki geçmişini kullanarak geleceğini tanzim ve tayin etmesidir.
Bunu nasıl yapacağını önümüzdeki günlerde çıkacak olan “Türk Turan Birliği’nin Diriliş Öyküsü-4”te anlatacağım.3
Notlar:
- Bu bölümü yazarken aşağıda verdiğim bu iki kaynaktan yararlandım:
Ufuk Tarhan, Yarının İşini Yarına Bırakma, İstanbul, Ceres Yayınları, 2022.
Max Tegmark, Yaşam 3.0, İstanbul, Pegasus Yayınları, 2021.
- Deep Blue, (IBM (International Business Machines-Uluslararası İş Makineleri) tarafından geliştirilen, satranç oynayabilen bir bilgisayar.