Rusların inşa ettiği Akkuyu nükleer santrali gündemden düşmüyor. Çünkü iktidarın “nükleer güç” palavrasını sıkmak için yararlandığı bu tesis, her yönüyle tartışmalı.
Türk işçinin ve Türk inşaat ortaklarının hukuksuzca bölgeden çıkarılması, Rusya’nın Türk toprağı olan Akkuyu’da fiilen egemen hale gelmesi, denetim ve yapılan anlaşmanın Türk ekonomisini nasıl zarara uğratacağına kadar bir yığın soru işareti cevap bekliyor.
Ama kimselerin pek üzerinde durmadığı bir mesele var. O da Akkuyu’nun Akdeniz’deki ikinci Rus askeri üssüne dönüşme ihtimali.
Bundan 1,5 yıl kadar önce, 4 Ağustos 2022’de Erdoğan’ın Soçi’de Putin’le bir araya geldiğinde askeri üs talebiyle karşılaşabileceğine değinmiştim:
(https://www.turksolu.com.tr/turkler-nukleer-santralden-cikarildi-putin-akkuyuya-coktu/)
“Putin’in ne isteyeceğini tahmin etmek isterseniz haritaya bakın. Akkuyu, Rusların Suriye’deki Tartus Limanı ile birlikte Kıbrıs’ı Karpaz’dan kıskaca alacak bir noktada. Eh, nükleer enerji bu, boru değil. Rusya’nın ilk defa kendi toprakları dışında kurduğu bir nükleer enerji santralini korumak için belki de deniz üssü talebi olur.
6 milyar dolar için ‘dünya lideri’, ülkenin Doğu Akdeniz’deki güvenliğini satar mı? Ucunda bir seçim daha kazanmak varsa neden olmasın?”
9 Ağustos’taki ikinci yazımda ise Soçi’den sonra Erdoğan’ın Akkuyu’ya yapacağı ziyareti değerlendirmiştim:(https://www.turksolu.com.tr/erdogan-simdi-de-putinin-santiye-sefi-oluyor/)
“Daha işin güvenliğini hiç konuşmadık. Bugün Tayyip Erdoğan’a Türkiye’deki şantiyesinde iş veren Putin, Avrupa’nın en büyük nükleer santrali Zaporijya’ya mayınlı tuzaklar kuracak kadar gözü dönmüş bir savaş suçlusu. Emin olun, Putin’in ‘git bak bakayım, bir sıkıntı görürsen bana haber ver’ dediği siyasi basiretsizlik abidesi, hiç ikiletmeden askeri üs de verir. Artık Rusların elinde nasıl kozlar varsa…”
Yani bugüne kadar kimsenin üzerinde durmadığı bu Rus askeri üssü meselesini Türk Solu olarak başından beri dile getiriyoruz.
Bugün Sözcü’de Deniz Zeyrek’in yazdığı yazıdan anlaşılıyor ki, şüphemizde artık tamamen haklıymışız.
Türklere değil Ruslara ait olduğunu Rusların açıklamaları sayesinde öğrendiğimiz Akkuyu’ya zaten bir güvenlik radarı kurulmuştu. Zeyrek’e ulaşan bilgilere göre ise Ruslar, santral alanına iki liman ve yakın koylara askeri gemilerin yanaşabileceği iskeleler inşa etmeye başlamış.
O halde radarla birlikte Akkuyu’ya hava savunma füzeleri de gelecek, limanlara askeri gemiler de yanaşacak, bu gemilerle birlikte Rus askerleri de konuşlanacak!
Bu kadar dünya sisteminden dışlanmışken bir NATO ülkesinde askeri üs kurmak, olsa olsa Rusya’nın başarısıdır.
Sırf S-400 meselesiyle bile sahibi ve üreticisi olduğumuz F-35 projesinden dışlandık. Şimdi yıllar sonra yeni F-16’lar alabileceğiz gibi zil takıp oynamadığımız kaldı.
Ruslara Akdeniz’de Tartus’tan sonra ikinci bir askeri üs bahşetmenin başımıza nasıl çoraplar öreceğini göreceğiz.
Ama zaten bunun da ötesinde, Akkuyu vatan toprağı! Erdoğan marifetiyle Rus işgaline açıldı.
Darbeci Sisi bile daha vatansever çıktı. BAE’ye 22 milyar dolara Akdeniz’de tatil kasabası sattılar diye Mısır’ı dilimize doluyoruz ama onlar bile Ruslara yaptırdığkları nükleer santralin sahibi olacak.
Bu üssün kapsamını, süresini, yetki alanlarını zaten geçtim… Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bundan haberi yok. Bu konuda resmi herhangi bir anlaşma bile yok. Yani hukuki herhangi bir dayanağı yok. O halde gerçekleşmesinde payı olan herkes suçlanmalıdır. En başta da vatana ihanet suçuyla.
Bununla birlikte önümüzde iki kritik dönemeç var. Biri, elbette 31 Mart’da yapılacak olan yerel seçimler. Bir diğeri, Kasım ayındaki ABD başkanlık seçimleri.
Şimdilik AKP’nin “nükleer enerji üretiyoruz” gibi cafcaflı bir söylemin üzerine gölge düşürmek istemeyeceği kesin. Sonrasında ise Erdoğan’ın meşhur 180 derecelik dönüşlerinden birine şahit olabileceğimiz gibi Rus askerlerinin Akkuyu’da Türklere namlu doğrultacağı bir milli travmayı da yaşayabiliriz.